Filistin yanlısı gösteriler ve üniversitelerdeki kamplaşmalar dahil olmak üzere baş döndürücü bir dizi çatışmanın ortasında, hafta sonu boyunca protestoculara baskı yapan okullar eylemleri için çeşitli gerekçeler sunarken, diğerleri eylemsizlikleriyle karışık sinyaller gönderdi.
Tüm bunların arkasında, ülke çapındaki üniversite liderlerinin karşı karşıya olduğu temel bir soru vardı: Bir gösteri ne zaman çizgiyi aşar?
Kolejler kampları boşaltma ve öğrencileri tutuklama nedeni olarak mülke zarar verilmesini, dışarıdan gelen provokatörleri, Yahudi karşıtı ifadeleri veya uyarılara kulak verilmemesini gösterdi. Öğrenci grupları bu iddiaların çoğunu şiddetle reddetti veya sorguladı.
Boston’daki Northeastern Üniversitesi, St. Louis’deki Washington Üniversitesi, Bloomington Indiana Üniversitesi ve Arizona Eyalet Üniversitesi’nde polis güçleri Cumartesi günü gösterilere müdahale ederek 200’den fazla kişinin tutuklanmasına yol açtı. Aralarında Columbia, Penn, Harvard ve Cornell’in de bulunduğu diğer okullarda, liderlerin göstericilere yönelik olası sonuçlar konusunda uyarıda bulunmasına rağmen henüz bunları uygulamaya koymaması nedeniyle Pazar günü buz gibi bir gerilim devam etti.
Cumartesi günü kampüs polis memurlarının 100 kişiyi gözaltına aldığı Washington Üniversitesi’nde yöneticiler, bir grubun kampüsün doğu ucunda kamp kurmaya başlayarak üniversite politikasını ihlal ettiğini söyledi. Üniversite yöneticileri, polis memurlarının “birkaç kez sorulduktan sonra” ayrılmayı reddeden kişileri tutukladığını yazdı.
“Hiç kimsenin toplumumuzdaki insanların öğrenme ve çalışma yeteneklerini engellemeye hakkı yoktur” dediler.
