“Hayatta istediğini elde edin – bu mutluluk, kardeşim,” Saxon Ratliff, küçük kardeşine HBO’daki “The White Lotus” un son sezonunda. Yararlı bir şekilde, temellerini listeler: cinsiyet, para, özgürlük, saygı (bu sırayla). Jacked Dude-Bro, sürekli kötü tatma protein sallamalarını çarpan Sakson, kardeşini kız kardeşi Piper’ın Budizm’e olan ilgisinden uzaklaştırmaya kararlı. Hayattan korkan insanlar için bir inanç, o alay ediyor.
Bu makaleyi dinle, Ocak Lavoy’a yazın
Bu arada Piper, hepsi ayrıcalık, amaçsız bir hayata karşı isyan ediyor. “Son zamanlarda, her şey anlamsız gibi hissediliyor,” diyor Ratliff’lerin kaldığı cömert Thai tesisinin yakınındaki bir Budist manastırda kafa keşişine. “Ve ailemin umurunda olan şeyler, sadece Deva hakkında değil.” Bu varoluşsal ağrıyı annesine açıklamaya çalıştığında – görünüşte peeling serum ve habersiz narsisizmden yapılmış bir kadın – Piper bunu olabildiğince koyuyor: “Beni neyin mutlu ettiğini anlamam gerekiyor, tamam mı?”
Yani her kardeş mutluluğu kovalar, ama zıt yönlerde: Sakson satın alma yoluyla; Piper, feragat yoluyla. Ve ikisi de bu seçimlerin maliyetini tam olarak anlamıyor. Aslında, sezon, Ted görüşmeleri, en çok satan manifestolar ve podcast çağında mutluluğun birçok anlamı üzerinde kurnaz bir sempozyum gibi ortaya çıkıyor ve kendi kendine optimizasyon ve zor “en iyi yaşam” hakkında sonsuz bir şekilde cıvıl cıvıl cıvıl cıvıl. Mutluluk, ortaya çıkıyor, yol haritasından daha fazla Rorschach. Ultraluxe Wellness Center’da mı yoksa sade manastırda mı bulundu? İstediğinizi elde etmek veya daha az istemekten mi geliyor?
Bunlar sadece kişisel sorular değil, felsefi sorular değil, tarih boyunca soruldu ve farklı cevap verdiler. Evvel, mutluluk adalete bağlı ve paylaşılan gelişen ortak bir proje olarak anlaşıldı. Fakat zamanla, geniş bir ülkü’den bireysel ve küçük bir şeye dönüştü. Şimdi zorluk açık görünüyor: kırık bir dünyada iyi yaşamanın ne anlama geldiğine dair daha derin, daha zorlu bir vizyonu geri almak ve mutluluğu uygun ölçeğine geri döndürmek.