Investing.com – Bugün yayımlanan demokrasi algısı araştırması, ABD’nin dünya genelindeki imajının geçtiğimiz yıl değerli ölçüde kötüleştiğini ortaya koydu. Araştırma sonuçlarına nazaran, şu anda Çin’e yönelik global algıdan daha olumsuz bir imaj sergiliyor.
Demokrasiler İttifakı Vakfı tarafından hazırlanan araştırmanın ayrıntılarına fazla girilmezken, bu çalışmanın demokratik pahaların kıymetine vurgu yapmak gayesiyle yapıldığı açıklandı. Vakfın kurucusu ve eski NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, ABD’nin düşen global imajına yönelik değerlendirmelerde bulundu.
ABD idaresine eleştiriler
Rasmussen, ABD Başkanı Donald Trump’ın icraatlarının bu berbatlaşan algının temel sebepleri ortasında olduğunu belirtti. Trump’ın başlatmış olduğu ticaret savaşlarının, müttefiklerle ilgileri zora soktuğunu ve bu durumun memleketler arası arenada ABD’ye olan itimadı sarstığını tabir etti. Bilhassa Ukrayna Devlet Başkanı’nın Oval Ofis’te azarlanması üzere olayların da bu duruma katkı sağladığını kelamlarına ekledi.
Rasmussen, müttefiklerin savunmasız bırakılmasının ve düşmanların cesaretlendirilmesinin de ABD algısının düşmesine neden olan faktörler ortasında gösterildiğini söyledi. Kendisinin de uzun yıllar boyunca ABD’yi ve temsil ettiği kıymetleri hayranlıkla takip ettiğini belirten Rasmussen, durumun bu noktaya gelmiş olmasına şaşırmadığını belirtti.
Çin’e yönelik algıdan daha makûs durumda
Araştırmaya nazaran, ABD’nin şu anki global algısı Çin’e yönelik algıdan bile daha makûs bir duruma gelmiş durumda. Bu, ABD’nin memleketler arası prestijinin beklenenin ötesinde bir düşüş yaşadığının bir göstergesi olarak bedellendiriliyor. Çin’in dünya sahnesindeki yeri ve tesiri düşünüldüğünde, ABD’nin mevcut algısının daha da dikkat cazibeli bir durumda olduğu görülüyor.
Araştırmayı yayımlayan Demokrasiler İttifakı Vakfı, dünya genelinde demokratik kıymetlere olan bağlılığın güçlendirilmesi gerektiğine vurgu yaparken, ABD’nin bu pahaları temsil etme biçimiyle ilgili soru işaretlerine dikkat çekiyor. Kurum, araştırma sonuçlarının milletlerarası bağlarda farklı yaklaşımlar benimsenmesine taban hazırlayabileceğine işaret ediyor.
