Investing.com – Küresel ekonomiye ilişkin gelişmeler bu hafta da piyasalarda dikkatle takip ediliyor. UBS, Çin’in büyüme tahminini aşağı çekerken; JPMorgan (JPM), petrol fiyatı projeksiyonlarını düşürdü. ABD’de Fed başkanlık süreci yaklaşırken, ticaret politikaları ve ekonomik güce olan güven konusu yeniden tartışma konusu oldu. Asya’dan ise Güney Kore’nin çip sektörüne verdiği dev destek paketi öne çıktı.
UBS’den Çin büyüme tahmini
UBS, Çin’in 2025 yılına ilişkin büyüme beklentisini düşürdü. İsviçre merkezli yatırım bankası, Çin ile ABD arasındaki gergin ticaret ilişkilerinin devam edeceğini ve ek mali teşviklerin devreye alınacağını varsayarak, Çin’in 2025 yılı GSYİH büyüme tahminini %4’ten %3,4’e indirdi. 2026 beklentisi ise %3 olarak kaldı. Banka aynı zamanda, önümüzdeki çeyreklerde Çin’in ABD’ye yaptığı ihracatının üçte iki oranında gerileyebileceğini ve toplam ihracatın dolar bazında %10 düşmesini öngörüyor.
UBS analizinde, diğer ticaret ortaklarının da Çin mallarına yönelik bazı sınırlı tarife artırımlarına gidebileceği ihtimaline dikkat çekildi. Rapor, ABD ve Çin arasındaki tarifelerin yönünü öngörmenin zorluğuna vurgu yaparken; iki ülkenin bir-iki ay içinde son dönemdeki bazı tarife artışlarını karşılıklı olarak geri çekmesinin hâlâ mümkün olduğunu ifade etti.
JP Morgan, petrol tahminlerini revize etti
JP Morgan, daha zayıf küresel talep görünümü ve OPEC+ ülkelerinden gelen yüksek üretim verileri nedeniyle petrol fiyatlarına ilişkin beklentilerini aşağı yönlü güncelledi. Banka, 2025 yılı Brent petrolü için fiyat tahminini varil başına 73 dolardan 66 dolara, 2026 içinse 61 dolardan 58 dolara düşürdü. Batı Teksas türü ham petrol (WTI) için ise 2025 tahmini 69 dolardan 62 dolara, 2026 tahmini ise 57 dolardan 53 dolara indirildi.
JP Morgan uzmanları, küresel petrol talebinin 2025 yılında yalnızca günde 0,8 milyon varillik sınırlı bir artış göstereceğini tahmin ediyor. Özellikle üçüncü çeyrekte bu artışın 0,3 milyon varil ile sınırlı kalacağı öngörüldü. Ayrıca OPEC+’ın ek üretim artışlarına gitmesi halinde, arz fazlasının derinleşerek Brent petrolünün yıl sonuna doğru 60 doların altına inebileceği belirtildi.
Beyaz Saray, Fed başkanlığı için aday arayışına başlıyor
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, Başkan Jerome Powell’ın görev süresinin Mayıs 2026’da sona erecek olması nedeniyle Fed başkanlığı için bu sonbaharda yeni adaylarla mülakatlara başlanacağını açıkladı. Powell’ın görev süresi dolmadan görevden alınmasının ya da bağımsızlığının zedelenmesinin söz konusu olmadığını söyleyen Bessent, buna karşın Fed’in düzenleyici sorumluluklarının kapsamlı şekilde yeniden tartışılması gerektiğini vurguladı.
Bu açıklama, para politikasında atılacak adımlar ve Fed’in gelecekteki yönelimi konusunda beklentilerin netleşmesi açısından önem taşıyor. Başkan adaylarının değerlendirilme süreci, aynı zamanda Fed’in olası dönüşümü veya politikalarında değişikliğe işaret etme potansiyeline sahip.
Yellen: “Trump politikaları güveni zedeliyor”
Eski Hazine Bakanı Janet Yellen, Başkan Donald Trump’ın uyguladığı tarifeler ve ekonomi politikalarının ABD’nin müttefikleri ile yatırımcıların güvenini sarsmakta olduğunu söyledi. Yellen, ABD’nin geleneksel olarak güvenli liman olarak görülen finansal varlıklarının, son haftalardaki tahvil getirilerindeki yükseliş nedeniyle sorgulandığını belirtti.
ABD Hazine tahvillerinde yaşanan bu hareketliliğin, piyasaların ABD ekonomisine duyduğu güvenin zayıfladığına dair işaretler barındırdığına dikkat çeken Yellen, tam anlamıyla bir likidite sıkışıklığı olmadığını, ancak çok ciddi bir örüntü oluşmaya başladığını ifade etti. Yellen, bu gelişmelerin ciddiyetle ele alınması gerektiğini savundu.
Anket: Trump’ın tarifeleri beklenen etkiyi yaratmıyor
CNBC’nin gerçekleştirdiği Tedarik Zinciri Anketine göre, ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin’e yönelik tarifeleri, imalatın ABD’ye dönüşüne beklenen ölçüde katkı sağlamıyor. Ankete katılan şirketlerin yarıdan fazlası (%57), tedarik zincirlerini geri getirmenin maliyetinin çok daha yüksek olduğunu ve bu nedenle üretimi yurda taşımadıklarını ifade etti. %21’lik bir kesim ise ABD’de vasıflı iş gücü bulmanın zorluklarını en büyük engel olarak gösterdi.
Trump yönetimi, üretimi ülkeye geri döndüren şirketlere vergi indirimi gibi teşvikler vaat etmişti. Ancak ankete göre, üretim yerinin belirlenmesinde verginin etkisi yalnızca %14 ile düşük öneme sahip bulunuyor. Şirketler daha çok düşük maliyetli üretim avantajı sunan alternatif ülkeleri araştırmaya başladı.
Suudi Arabistan’dan Suriye’ye borç desteği iddiası
Reuters’ın haberine göre Suudi Arabistan’ın, Suriye’nin Dünya Bankasına olan yaklaşık 15 milyon dolarlık borcunu ödemeyi planladığı ileri sürüldü. Bu adımın atılması halinde, Suriye’nin yeniden inşası ve kamu finansmanı için uluslararası hibelerin önünün açılabileceği bildirildi. Bu, Riyad’ın Suriye’ye olası ilk finansal destekte bulunması anlamına geliyor.
Geçmişte Katar da Suriyeli kamu görevlilerinin maaşlarını ödemeyi teklif etmişti ancak ABD yaptırımları nedeniyle plan askıya alınmıştı. Suudi Arabistan Maliye Bakanlığı iddiayı doğrudan yalanlamazken, konu hakkında spekülasyonlara girmeyeceklerini belirtti. Dünya Bankası’nın Şam’a yeni yardım paketlerini onaylayabilmesi için mevcut borcun ödenmiş olması şart koşuluyor.
Güney Kore, yarı iletken sektörüne destek paketini büyüttü
Güney Kore hükümeti, küresel rekabet ve ABD’nin ticaret politikaları karşısında yarı iletken endüstrisini desteklemek amacıyla 23,25 milyar dolarlık (33 trilyon won) yeni bir teşvik paketi açıkladı. Bu rakam, geçtiğimiz yıl ilan edilen destek miktarından yaklaşık dörtte bir daha fazla bütçe anlamına geliyor.
Hükümet, Çin’in sektördeki rekabet üstünlüğüne ve ABD’nin artan politika belirsizliğine karşı teknoloji şirketlerini korumayı hedefliyor. Yeni paket, hem mevcut üretimi hem de ileri teknoloji yatırımlarını destekleyecek mekanizmalar içeriyor. Açıklamada, kamu desteğinin daha rekabetçi ve dirençli bir teknoloji ekosistemi inşa etmek açısından hayati olduğu ifade edildi.
