

Başlatma
Sevgili Günlük:
2000’li yılların başıydı. O zamanlar Hudson Nehri boyunca sessiz sokaklara sıkışmış karanlık, kalabalık kulüplerde düzenlenen sadece yeni York, gece yarısı partilerinden birinde dans etme gecesinde arkadaşlarımın davetlerine direniyordum.
Bunun gibi yoğun, ter ıslatılmış, grup deneyimleri bana hitap etmedi.
Bir noktada, bir gece bir gece dans edebildiğim kadar sert dans ettim ve geçirdim. Sihirdi. Kabilemi bulmuştum.
İlkbahar sabahı Manhattan’ı kırdıkça, yedisi kulübü bir araya getirdik, footsore, terli, heyecanlı ve bitkin düştük ve daha sonra yakındaki bir lokantada kahvaltı için yerleştik.
Gizli bir kardeşliğin ağır ayinlerine girdiğimi, başlatıldığımı hissettim. Şimdi o adamlardan biriydim.
Dünya çapında bir garson masaya geldi ve grubu kapladı.
“Ah, köpek yavrusu!” dedi. “Köpek yavrusu! Sana ne oldu? Sundurmadan çıkıp büyük köpeklerle oynadın mı?”
Başını salladım.
“Tek kelime söyleme,” dedi. “Neye ihtiyacın olduğunu biliyorum.”
Diğer altı emri aldı ve mutfağa gitti. Birkaç dakika sonra geri döndü, bana bir höyük çırpılmış yumurta, birkaç pastırma şerit, kızarmış bir simit ve büyük bir bardak kızılcık suyu getirdi.