Gün: 24 Mayıs 2025

Foreks – Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD), 22. Olağan Genel Kurulu’nda Oya Narin oy birliğiyle tekrar lider seçildi.

Yeni idarenin de belirlendiği Genel Kurul’da konuşan Oya Narin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın turizmi “stratejik sektör” olarak tanımlamasına dikkat çekerek, gelecekte bölümde öne çıkacak öncelikli alanlara vurgu yaptı.

TTYD 22. Olağan Genel Kurulu, 23 Mayıs 2025 Cuma günü Radisson Collection Hotel Vadistanbul’da gerçekleştirildi. Türkiye turizm bölümünün kıymetli isimlerinin katıldığı toplantıda, Başkanlık, Yönetim Kurulu, Kontrol ve Disiplin Heyetleri belirlendi.

Seçim sonucunda Oya Narin, oy birliğiyle yine başkanlığa seçildi. 14 kişilik yeni Yönetim Kurulu ise şu isimlerden oluştu: Ali Güreli, Naile Göçen Çukurova, Şerife Ercantürk, Mehmet Tevfik Nane, Armağan Güral Gür, Kaan Kavaloğlu, Banu Dedeman, Pelin Akın Özalp, Saim Emre Doruk, Ahmet Mete Vardar, Ömer Tosun, Mehmet Erdoğan, Mehmet Göçen ve Ayla Heyfegil. 

Yönetim Kurulu Lider Yardımcılığı misyonlarına Armağan Güral Gür, Ali Güreli, Naile Göçen Çukurova ve Mehmet Tevfik Nane getirildi. 9 kişilik Yedek Yönetim Kurulu ise Aslı Çetinceviz, Ece Gürçay, Leyla Öner Günçavdı, Alper Aksoy, Ziya Alper Lider, Kasım Zoto, Fazilet Tavas, Zeynep Silahtaroğlu ve Koza Yazgan’dan oluştu.

“Turizmin ‘stratejik sektör’ olarak tanımlanması değerli bir dönüm noktası”

TTYD Başkanı Oya Narin, Genel Konsey konuşmasında derneğin geçmiş periyottaki faaliyetlerini kıymetlendirerek, dalın ülke iktisadına sağladığı katkıya dikkat çekti. Türkiye turizminin global ölçekte güçlü bir pozisyona ulaştığını belirten Narin, dalın istihdam, döviz girdisi ve lokal kalkınmadaki rolünün altını çizdi.

“2024 yılı, Türkiye turizmi açısından son derece kıymetli bir yıl oldu. Ülkemiz 62,2 milyon ziyaretçi ağırlayarak 60,5 milyar dolar gelir elde etti. Bu performansla, dünyada turist sayısında 5’inci, turizm gelirlerinde ise 7’nci sıradaki yerimizi koruduk. Global ölçekte artan rekabet ortamında bu tabloyu, kesimimizin dayanıklılığı ve dinamizminin bir göstergesi olarak kıymetlendiriyoruz.

Bugün turizm, direkt ve dolaylı olarak yaklaşık 2 milyon şahsa istihdam sağlıyor. Cari açığın kapatılmasına ise net 56,3 milyar dolarlık katkı sunuyor. Orta Vadeli Program’da önümüzdeki üç yıl için sırasıyla 64, 69 ve 74 milyar dolarlık turizm geliri hedeflenmiş durumda. Bu amaçlar, bölümümüzün makroekonomik rolünün altını bir sefer daha çiziyor” dedi.

“Cumhurbaşkanımızın turizmi ‘stratejik sektör’ olarak tanımlaması turizm vizyonun en güçlü destek noktasıdır” diyerek dal ismine şükranlarını sunan Oya Narin, TTYD’nin 2033 yılında yıllık 135 milyar dolar turizm geliri amacına dikkat çekerek, şunları söyledi:

“Türkiye’nin dünya turizmindeki başarsını kalıcı kılmak ve yeni global dinamiklere ahenk sağlayabilmek için artık yeni bir sıçramaya muhtaçlığımız var. Biz, TTYD olarak bu yeni devri turizmde ‘üçüncü kalkınma hamlesi’ olarak tanımlıyor ve buna uygun bir vizyonla yolumuza devam ediyoruz. Bu vizyonun hayata geçebilmesi için dönüşümün, güçlü finansal enstrümanlar, yenilikçi yatırım modelleri ve uzun vadeli bir stratejiyle yürütülmesi gerektiğine inanıyoruz. Bilhassa krediye erişim alanında yaşanan daralma, bölümde büyüme ve dönüşümü zorlaştırıyor. Turizmin rekabetçi pozisyonunu koruyabilmek için işletme sermayesinin desteklenmesi ve yatırımlar için finansal imkanların güçlendirilmesinin büyük kıymet taşıdığını düşünüyoruz.

Bugün, Suudi Arabistan’ın turizm kesimi için 800 milyar dolarlık bütçe ayırması, 460 kilometrelik kıyı şeridine yönelik dev projeleri ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin Mısır üzere ülkelere yönelen sermayesi, global ölçekte turizmde rekabetin ne kadar sertleştiğini ortaya koyuyor. Turizmin devlet ölçeğinde kalkınma stratejilerinin merkezine yerleştirildiği bu yeni denklemde, Türkiye’nin mevcut pozisyonunu koruyabilmesi ve daha da ileri taşıyabilmesi için yeni bir vizyonun koşul olduğuna inanıyoruz. 2020’de yayımladığımız Turizmde Dönüşüm Senaryoları raporunda çizdiğimiz yol haritası, bugün hâlâ geçerliliğini ve değerini koruyor. Türkiye’nin 135 milyar dolarlık gelir amacına ulaşabilmesi; turizmin 12 aya ve ülke geneline yayılması, uzun vadeli konaklamaya uygun rezidans modelleriyle fiziki dönüşüm sağlanması, markalaşma temelli yatırımların teşvik edilmesi ve sıhhat ile üçüncü yaş üzere özel ilgi alanlarına stratejik yönelimle mümkün olabilir. Bu dönüşüm sayesinde, Türkiye hem turizm gelirlerinde hem de yatırım çekme kapasitesinde yeni bir eşiğe ulaşacaktır.

Turizmde önümüzdeki devir öncelikli alanlar

Bugün ülkemizin toplam yatak kapasitesi 2 milyonun üzerindedir. Lakin bu kapasitenin sadece 157 bini markalı tesislerden oluşmakta; bunun 89 bini yerli, 68 bini ise yabancı markalara aittir. Bu tablo, markalaşma açısından hala değerli bir gelişim alanı bulunduğunu ortaya koyuyor.

Markalaşma, hizmet kalitesinden global rekabet gücüne kadar pek çok başlıkta turizmin katma kıymetini artıran en kıymetli ögelerden biri. Bu alanda, milletlerarası markaların kesime kazandırdığı tecrübe ve standartlar elbette kıymetli. Birebir vakitte, Türkiye’nin turizmdeki birikimini yansıtan ve özgün hizmet anlayışıyla öne çıkan yerli markalarımızın da güçlenerek büyümesi büyük kıymet taşıyor. Türkiye üzere turizmde öncü bir ülkede, bu iki yapının birbirini tamamlayacak biçimde gelişmesi gerektiğine inanıyoruz.

Yerli markalarımızın hem içeride güçlenmesini hem de global ölçekte daha görünür hale gelmesini destekleyecek siyaset ve teşvik düzeneklerinin, bölümümüzün uzun vadeli rekabetçiliği açısından kritik olduğunu düşünüyoruz. Bu doğrultuda, turizm kesimine de üretim ve sanayi alanlarında uygulanan ihracat odaklı takviye modellerine emsal yapısal düzeneklerin hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Bu vizyon doğrultusunda, yatırım alanlarını çeşitlendirerek turizmin tüm yıla yayılmasını sağlamak da önümüzdeki periyodun öncelikli gündem başlıkları ortasında yer alıyor. Yüksek katma bedelli segmentlerin — bilhassa sıhhat, wellness ve tematik turizm alanlarının — daha güçlü biçimde desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ülkemizin güçlü sıhhat altyapısı, termal kaynakları ve coğrafik avantajları bu alanda kıymetli bir potansiyel sunmaktadır. 

Yerli turist hareketliliği kesimin ana damarlarından biri olmaya adaydır

Turizmde sürdürülebilirliği güçlendiren bir öteki öge da iç turizmdir. Yerli turist hareketliliği, bugün artık sadece bir yan öge değil; bölümün ana damarlarından biri olmaya adaydır. 2023’te 61,5 milyon seyahat ve 8,8 milyar Euro harcamayla ulaşılan hacim, 2024’ün birinci 9 ayında daha da artmış; seyahat sayısı %9 oranında artarak 67 milyona, harcamalar da 12,8 milyar Euro’ya ulaşmıştır. Bilhassa termal ve jeotermal bölgeler, kültürel şenlikler ve tabiat odaklı destinasyonlar iç pazar için güçlü bir potansiyel oluşturmaktadır. 

Biz de iç turizmi, kesimin dayanıklılığını artıran ve toplumsal faydayı büyüten bir alan olarak kıymetlendiriyoruz. TTYD, artık sadece bir temsil kuruluşu değil; birebir vakitte bir fikir üretim merkezi, bir fikir platformu pozisyonunda bulunuyor.  TTYD olarak, kamu-özel sektör iş birliği kapsamında birlikte çalışmaya devam ederek, turizmde ileriye dönük kaç başarılara daha imza atacağımıza gönülden inanıyorum. TTYD 22. Olağan Genel Kurulu’na iştirak gösteren tüm üyelerimize ve katkı sunan paydaşlarımıza gönülden teşekkür eder, yeni periyodun ülkemiz ve bölümümüz için iyi olmasını dileriz.”

Foreks – Gülermak bağlı paydaşlığı Gülermak Renewables, Hanningfield 1 Limited’i satın aldı.

Şirket’ten KAP’a yapılan açıklamada şu bilgiler verildi:

“Şirketimiz İdare Kurulu’nun 23 Mayıs 2025 tarihli kararı çerçevesinde; Şirketimizin %100 bağlı iştiraki Gülermak Renewables Ltd. tarafından, Hanningfield 1 Limited şirketinin hisselerinin %100’ünün Fes Systems Limited ve Cell Infrastructure Limited’ten 2.508.000 GBP karşılığında satın alınmasına dair hisse alım kontratı imzalanmıştır. Bu satın alma sonucunda, Şirketimizin bağlı iştirakleri aracılığıyla sahip olduğu güneş gücü alanındaki lisans ve müsaade hakları 104,4 MW’a ulaşacaktır.”

Foreks – Paraguay Merkez Bankası (BCP), üst üste 14’üncü toplantısında da siyaset faizinde değişikliğe gitmedi.

BCP tarafından yapılan açıklamaya nazaran, gösterge faiz oranı %6,00 olarak kaldı. Piyasalarda da beklenti faizin değişmeyeceği istikametindeydi.

BCP Para Politikası Kurulu, fiyat istikrarına olan bağlılığını yineleyerek, enflasyonun seyri üzerindeki potansiyel tesirlerini öngörmek ve para siyaseti ufku boyunca %3,5 amacına ahengi sağlamak için uygun tedbirleri almak gayesiyle iç ve dış gelişmeleri yakından izlemeye devam edeceğini belirtti.

Foreks – Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB), Çanakkale’deki kimi taşınmazlar ile üzerindeki yapıları 49 yıllığına “işletme hakkının verilmesi” usulüyle özelleştirecek.

ÖİB’nin ihale ilanı Resmi Gazete’de yayımlandı.

Buna nazaran, Çanakkale’nin Gökçeada ilçesine bağlı Şirinköy’deki 106 bin 151,08 metrekare yüz ölçümlü taşınmazlar ve üzerindeki yapılar, bütün halinde 49 yıl müddetle “işletme hakkının verilmesi” tekniğiyle özelleştirilecek.

İhale şartnamesi bedeli 25 bin TL süreksiz teminat bedeli 35 milyon TL olarak belirlendi.

İhale için 7 Temmuz 2025 tarihine kadar teklif verilecek. Birden fazla teklif sahibinden kapalı zarfla teklif alma, görüşme ve pazarlık yordamıyla gerçekleştirilecek ihale, açık artırmayla sonuçlandırılacak.

Foreks – Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG), Türkiye Petrolleri AO Genel Müdürlüğü’nün bir adet petrol arama ruhsatının mühletini iki yıl uzattı.

MAPEG’in bahis ile ilgili ilanları Resmi Gazete’de yayımlandı.

Buna nazaran, TPAO’nun İstanbul, Tekirdağ sonları içinde bulunan 27.611 hektar alana sahip petrol arama ruhsatının müddetine, 26.05.2025 tarihinden 26.05.2027 tarihine kadar iki yıl mühlet ek edilmesine karar verildi.

Investing.com — ABD Yüksek Mahkemesi’nin Trump v. Wilcox davasındaki son atağı, ABD’de genişleyen yürütme yetkisinin artan tesirlerine piyasa odağını sertleştiriyor. Araştırma firması Jefferies, yatırımcıların bunu fiyatlamaya başlaması gerektiğine inanıyor.

Stratejist Aniket Shah, Trump idaresi tarafından benimsenen bir hukuk doktrini olan “Üniter Yürütme Teorisi”ne yanlışsız daha geniş bir kaymanın, ABD yönetişimini değerli ölçüde yine şekillendirebileceğini ve finansal piyasalara daha yüksek siyaset riski ekleyebileceğini belirtti.

Bu teori, liderin bağımsız kurumların başkanlarını misyondan alma ve Kongre’nin harcama kararlarını geçersiz kılma yetkisi de dahil olmak üzere, yürütme organı üzerinde tek başına denetime sahip olduğunu öne sürüyor.

Shah, Perşembe öğlenden sonra müşterilere gönderilen bir notta şöyle yazdı: “Genişletilmiş Başkanlık gücünün riskli varlıklar için olumsuz olduğuna ve piyasalarda Amerikan istisnacılığı kavramını daha da aşındıracağına inanıyoruz.”

Yüksek Mahkeme’nin, Ulusal İş İlişkileri Kurulu ve Liyakat Sistemleri Müdafaa Kurulu’ndaki Biden tarafından atanan yetkilileri koruyan alt mahkeme kararlarını durdurma kararı, Jefferies tarafından potansiyel bir dönüm noktası olarak görülüyor.

Nihai bir karar olmasa da, Mahkeme’nin atağı Trump idaresinin vazifeden almalara devam etmesine müsaade veriyor ve federal kurumlar üzerindeki başkanlık denetimine daha geniş yargı kabulünü işaret ediyor.

Jefferies, bu yorumun daha fazla yasal çekiş kazanması durumunda, gelecekteki Lider Trump’ın tarifeleri daha özgürce uygulayabileceğini, bölümleri olağan idari denetimler olmadan deregüle edebileceğini ve klâsik olarak siyasi baskıdan korunan kurumların liderlerini değiştirebileceğini savunuyor.

Federal Rezerv ve Lider Jerome Powell için Etkileri

Mahkeme, Federal Rezerv üzerinde birebir yetkiyi vermekten kaçındı ve onu açıkça “benzersiz yapılandırılmış, yarı özel bir kuruluş” olarak tanımladı.

Bununla birlikte, Yargıç Kagan’ın muhalefeti, bu cins ayrımların hukuken zayıf olabileceği konusunda uyarıyor. Bu durum, gelecekteki itirazlara kapı açıyor ve sonuç olarak Fed’in bağımsızlığı konusunda belirsizlik yaratıyor.

Yatırımcılar için bu, bir diğer oynaklık katmanı ekliyor. Jefferies, bu gelişmeleri ABD’nin riskli varlıkları için yapısal olarak olumsuz görüyor. Daha geniş bir başkanlık yetkisi, bilhassa ticaret, düzenleme ve mali yönetişim bahislerinde siyasetin öngörülemezliğini artırıyor.

Shah, son Yüksek Mahkeme kararının “artan siyaset değişkenliği nedeniyle, yatırımcıların ileriye dönük olarak ABD varlıklarına daha yüksek bir risk primi koymasına yol açacağını” savunuyor.

Shah şöyle diyor: “ABD hükümetinin nasıl işlediğine dair en kıymetli yapısal değişiklikler mahkemelerde kararlaştırılacak ve piyasalar artık bunu görmezden gelemez.”

Bu makale yapay zekanın dayanağıyla oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Koşul ve Şartlar kısmımıza bakın.

Investing.com — Capital Economics analistlerine nazaran, bu ayın başlarında ABD ve Çin ortasında bir ticaret muahedesinin duyurulmasının akabinde gelen rahatlama dalgasına karşın yatırımcıların hala temkinli olması gerekiyor.

Neil Shearing liderliğindeki analistler, müşterilerine gönderdikleri bir notta global ticaret gerilimlerindeki son yumuşama belirtilerinin “kırılgan” olduğunu ve önümüzde birkaç “çatışma noktası” bulunduğunu savundu.

ABD Başkanı Donald Trump, Nisan ayının başlarında birçok ülkeye yönelik geniş kapsamlı vergiler açıkladı. Bu durum global büyüme görünümüne ait tasaları artırdı. Bununla birlikte, Beyaz Saray son vakitlerde daha cezalandırıcı tedbirlerinden geri adım attı ve Trump’ın “karşılıklı” olarak isimlendirdiği vergileri 90 gün erteledi.

Trump idaresi ayrıyeten, en az %145 oranında artan gümrük vergilerine maruz kalan Çin ile bir ticaret ateşkesi açıkladı. Pekin de buna %125 oranında kendi vergileriyle karşılık vermişti.

Her iki ülke de kendi vergilerini düşürmeyi ve ertelemeyi kabul etti. Bu durum, Trump’ın ticaret gündeminin başlangıçta korkulduğu kadar agresif olmayabileceğine dair iyimserliği artırdı.

Bununla birlikte, Capital Economics analistleri bu mutabakatların süreksiz olduğunu belirtti. Birçok ülkeye yönelik ertelenen karşılıklı tarifelerin Temmuz ayı başında yine yürürlüğe gireceğini, ertelenen Çin vergilerinin ise Ağustos ayında tekrar başlayacağını eklediler.

Analistler, vergilerin Trump’ın “kurtuluş günü” vergi duyurusunun yapıldığı 2 Nisan’daki düzeylerine dönmesi durumunda, ABD’nin efektif tarife oranının yedi yüzde puan artacağını iddia etti.

Analistler şöyle yazdı: “Daha mümkün bir sonuç, bu son tarihlerin yalnızca ertelenmesi olacaktır. Lakin uzatmalar verilse bile, idare müzakereleri son ana kadar götürdükçe piyasalar tekrar oynaklıkla karşılaşabilir.”

2 Nisan vergileri yürürlükte olmasa bile, birtakım iddialara nazaran efektif tarife oranı 1930’lardan bu yana en yüksek düzeyinde bulunuyor. Üniversal %10’luk bir tarife ile çelik, alüminyum ve araba kesimleri üzere eserlere yönelik vergiler hala yürürlükte.

Hazine Bakanı Scott Bessent geçen hafta sonu yaptığı açıklamada, Trump’ın “iyi niyetle” müzakere etmediği düşünülen ticaret ortaklarına yükseltilmiş tarifeler uygulayacağını söyledi.

Bessent, NBC News’in “Meet the Press” programına verdiği demeçte, Trump idaresinin en kıymetli 18 ticaret münasebetine odaklandığını belirtti. Mutabakatların zamanlamasının muhtemelen ülkelerin uygun niyetle müzakere edip etmemesine bağlı olacağını ekledi. Yeterli niyetle müzakere etmeyenlere yeni tarife oranlarını bildiren mektuplar gönderileceğini söyledi.

Capital Economics analistleri, ABD tedarik zincirlerine ağır entegrasyonları göz önüne alındığında, Kanada ve Meksika ile yeni mutabakatların Washington için “açık bir odak noktası” olduğunu belirtti.

Analistler, başka müttefiklerle ticaret görüşmelerinin daha kolay göründüğünü, birtakım raporların Güney Kore, Avustralya ve Hindistan ile mutabakatların bir halde gerçekleşmesinin mümkün olduğunu öne sürdüğünü söyledi.

Bununla birlikte, Trump’ın ticaret öfkesinin evvelki hedefi olan Avrupa Birliği ile müzakereler daha karmaşık. Analistler, AB’nin ABD ile olan ticaret fazlasının, “konsensüs yoluyla idare tarzı” ile birleştiğinde, bir ticaret mutabakatının sağlanmasını daha sıkıntı hale getirebileceğini belirtti.

Analistler, Japonya ile bir mutabakatın da “kolay ulaşılabilir” görünmediğini belirtti. Bilhassa ülkenin araba tarifelerinde kıymetli bir indirim talep etmesi nedeniyle bu durum daha da zorlaşıyor.

Son zamanlardaki birtakım istisnalara karşın, birtakım özel bölümler de risk altında olabilir. Yarı iletken tarifelerinin Malezya ve Vietnam üzere ülkelerin ekonomilerini vurması mümkün. Analistler, ilaç tarifelerinin de İrlanda ve İsviçre üzere kıymetli ihracatçılara ziyan verebileceğini belirtti.

Analistler şunları söyledi: “Temel senaryomuz, kesin tarife rejiminin bugünkü üzere olacağı tarafında: birden fazla ticaret ortağına yönelik yüksek lakin ölçülü vergiler, lakin Çin mallarına kıymetli ölçüde daha yüksek tarifeler.”

“Yine de bu varsayım kırılgan bir temele dayanıyor – bilhassa liderin daha ölçülü sesleri dinlemeye devam etmesi gerekiyor. Bu istikrar değişirse, süreksiz ateşkes çökebilir.”

Bu makale yapay zekanın dayanağıyla oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Kural ve Şartlar kısmımıza bakın.

Foreks – Milletlerarası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, İtalya’nın kredi notunu teyit ederken, görünümünü üst istikametli revize etti.

Moody’s’den yapılan açıklamaya nazaran, Ülkenin uzun vadeli ihraççı ve kıdemli teminatsız notları “Baa3” olarak teyit edildi.

Kredi notunun görünümünü “durağan”dan “pozitif”e çıkarıldı.

Moody’s, görünümün “pozitif”e dönmesinin, 2024’te beklenenden daha düzgün bir mali performans ve mali ölçütlerin hükümetin orta vadeli mali-yapısal planıyla uyumlu formda güzelleşmeye devam etme mümkünlüğünü artıran istikrarlı bir iç siyasi ortam tabanında güzelleştirilmiş mali görünümü yansıttığını belirtti.

Açıklamada, “Pozitif görünüm ayrıyeten sağlam bir işgücü piyasası, sağlam hane halkı ve şirket bilançoları ve sağlıklı bir bankacılık kesimi tarafından da desteklenmektedir. Net memleketler arası yatırım konumunda beklenen başka iyileştirmelerin ekonomik dayanıklılığı desteklemesi ve İtalya’nın olay riskine olan hassaslığını azaltması mümkündür.” denildi.

Moody’s, “2024 mali sonuçları, bütçelenen %3,8’e kıyasla GSYH’nın %3,4’ü oranında bir açıkla, bizim ve hükümetin beklediğinden daha yeterliydi. Daha âlâ mali sonuçların ana itici gücü, temel olarak güç verimli konut yenilemeleri için vergi kredilerinin etaplı olarak kaldırılması nedeniyle harcamalardaki düşüştü, lakin ayrıyeten temel olarak şahsî gelir ve öbür vergilerden gelen güçlü gelir büyümesiyle de desteklendi.” değerlendirmesinde bulundu. 

Moody’s, faiz ödemelerindeki kademeli artışın artan birincil fazlayı telafi etmesiyle, mali açığın 2026 yılında GSYH’nın yaklaşık %3,0’una düşeceğini öngördü.

Foreks – Memleketler arası kredi derecelendirme kuruluşu S&P Küresel, Guatemala’nın kredi notunu iktisadının dayanıklılığı nedeniyle yükseltti.

S&P Global’den yapılan açıklamaya nazaran, Ülkenin “BB” olan uzun vadeli yabancı ve lokal para cinsinden kredi notu “BB+”ya çıkarıldı.

Açıklamada, Guatemala’nın mümkün siyasi belirsizliklere karşın Latin Amerika’nın en düşük net kamu borcu düzeyine sahip muhafazakar makroekonomik siyasetlerini sürdürdüğüne işaret edildi.

Açıklamada, “Mevcut global ekonomik belirsizliğe karşın, Guatemala’nın olumsuz dış şokları yönetecek çok güçlü dış ve mali tamponlara sahip olduğunu düşünüyoruz.” denildi.

Not artırımının akabinde görünüm “pozitif”ten “durağan”a revize edildi.

Investing.com – Bank of America’ya nazaran, Amerika Birleşik Devletleri ile Çin ortasında 12 Mayıs’ta yapılan mutabakat, global makroekonomik dinamiklerde bir dönüm noktası oluşturuyor.

BofA analistleri, tansiyonun azalmasını “beklenenden çok daha hızlı” olarak nitelendiriyor. Bu hafta yayınladıkları bir notta, en azından Temmuz ayına kadar ABD’nin efektif gümrük vergisi oranını yarıya indiren mutabakatın beş temel makro tesirini açıkladılar.

İlk olarak, BofA mutabakatın “ithalatta yeni bir artışa” yol açabileceğini öngörüyor. Bilhassa şirketler, gelecekteki gümrük vergisi riskine karşı tatil periyoduna ait sevkiyatları öne çekebilir.

Bu durum “envanterleri ve sermaye harcamalarını da destekleyecek” ve ikinci çeyrek GSYH’nin yapısını değiştirecektir.

İkinci olarak, mutabakat yakın vadeli ekonomik baskıyı hafifletse de, BofA “sistemde kıymetli bir enflasyon olduğu” konusunda uyarıyor.

Banka, birçok Çin ithalatına uygulanan gümrük vergilerindeki azalmanın, çekirdek PCE enflasyonunun başlangıçta beklenenden daha düşük bir düzeyde tepe yapmasına müsaade verebileceğini açıklıyor. Bu oran, BofA’nın evvelki %3,6 varsayımından düşerek, yıl sonunda yıllık bazda yaklaşık %3’e yaklaşabilir.

Üçüncü olarak, gümrük vergisi yükünün azalmasıyla, ABD tüketicileri “cüzdan hissesinde daha küçük bir kayıp” yaşayabilir. Bu durum isteğe bağlı hizmetlere yardımcı olabilir.

BofA, hava seyahati ve yiyecek hizmetleri üzere bölümlerdeki dayanıklılığa dikkat çekiyor. Bu da tüketici harcamalarının beklenenden daha dirençli olabileceğini gösteriyor.

Dördüncü olarak, işgücü piyasası bir rahatlama yaşayabilir. Bankaya nazaran, gümrük vergilerinin ticaret, ulaşım ve depolama işleri üzerindeki baskısı artık daha az şiddetli görünüyor.

BofA şöyle yazıyor: “Bu durum, bordrolarda ani ve yakın bir düşüş riskini azaltıyor.”

Son olarak, Federal Rezerv’in 2025’te faiz indirimine gitme mümkünlüğü azalmıştır. BofA analistleri, ticaret muahedesinin akabinde sakinlik risklerinin azalması ve kalıcı enflasyon baskılarını münasebet göstererek “Fed’in 2025’te faiz indirimine gitmeyeceği” görüşlerini yine doğruluyorlar.

Bu makale yapay zekanın dayanağıyla oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Kaide ve Şartlar kısmımıza bakın.

Investing.com — Asya, değerli bir demografik değişim devrine giriyor ve bu durumun finansal sistemler üzerindeki tesirlerinin büyük olması bekleniyor.

UBS’e nazaran, bölgenin büyük bir kısmında nüfus önümüzdeki 15 yıl içinde doruğa ulaşacak. 65 yaş ve üzeri nüfusun ise 2050 yılına kadar iki katına çıkması öngörülüyor.

UBS analistleri Aakash Rawat liderliğindeki grup yakın vakitte yayınladıkları bir notta şöyle belirtti: “Bu değişimler, artan bağımlılık oranına yol açacak ve Asya ekonomileri ile bankacılık sistemleri üzerinde kıymetli tesirleri olacak.”

Bu yaşlanma trendi şimdiden tasarruf, kredi ve yatırım davranışlarını yine şekillendiriyor. UBS üç büyük mega trend belirliyor: “Tüketici tasarruflarında azalma, akabinde varlık dağılımında mevduattan yatırımlara gerçek bir kayma ve son olarak, tüketici kredilerinin büyümesinde yavaşlama.”

Banka, kümülatif tesirin çok derin olabileceği konusunda uyarıyor. Mevduat büyümesi Japonya’nın geçmiş tecrübesine paralel olarak yavaşlarsa, Asya 2035 yılına kadar mevduat büyümesinde yaklaşık 25 trilyon dolarlık bir açıkla karşılaşabilir. Bu, mevcut mevduat tabanının yaklaşık yüzde 40’ına denk geliyor.

Kredi tarafında ise tesir daha da büyük olabilir. Mevcut kredi tabanının yarısından fazlasına denk gelen yaklaşık 28 trilyon dolarlık potansiyel “kredi büyümesi kaybı” yaşanabilir.

Analistler şöyle devam ediyor: “Hem mevduat hem de kredi faaliyetleri yavaşlarken, kredilerdeki yavaşlama daha besbelli olacağından, bu bankaların net faiz marjlarının uzun vadeli bir düşüşe girmesi bekleniyor.”

Bu duruma cevap olarak, birçok finansal kuruluş varlık idaresi ve sigorta üzere fiyata dayalı hizmetlere yöneliyor. Bu durum bilhassa bankalarının varlık idaresi işlerini muvaffakiyetle büyüttüğü Singapur’da görülüyor.

Raporda şu tabir yer alıyor: “Bu demografik değişimlerin suratının pazarlar ortasında nasıl farklılaştığını anlamak, her pazarın benzersizliğini tanımak ve bu pazarlardaki bankaların ve finansal kurumların bu zorlukları aşmak için nasıl donanımlı olduğunu pahalandırmak çok değerlidir.”

Demografik zorluklar tüm pazarları eşit formda etkilemeyecek. UBS, Endonezya, Hindistan, Filipinler ve Malezya’nın bu baskılara karşı daha uygun konumlandığını tespit ediyor. Bununla birlikte, Tayland ve Güney Kore’deki bankalar daha önemli zorluklarla karşı karşıya.

Bireysel bankalar ortasında, DBS Group Holdings Ltd, HSBC Holdings (LON:HSBA) PLC ADR, CIMB Group Holdings Bhd ve Bank Mandiri Persero Tbk PT’nin bu geçişi yönetmek için nispeten daha âlâ konumlandığı görülüyor.

Daralan marjlar, demografik baskı ve ağır teknoloji yatırımı gereksinimi karşısında, bankacılık kesiminde konsolidasyonun da artması mümkün. UBS, bunun Japonya’da görülen yolu izleyeceğini ve banka sayısının yirmi yıl içinde yüzde 20 azalacağını öngörüyor.

Bu makale yapay zekanın takviyesiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Koşul ve Şartlar kısmımıza bakın.

Investing.com — ABD piyasaları bu hafta düştü. Cuma günü yaşanan düşüş, Lider Trump’ın Apple (NASDAQ:AAPL) ve Avrupa Birliği’ni amaç alan toplumsal medya paylaşımlarıyla ticaret tasalarını yine gündeme getirmesinin akabinde gerçekleşti.

İşte Investing.com’un haftanın payları.

Oklo

Cuma günü Oklo üzere nükleer paylar, Trump’ın nükleer güç kesimini canlandırmayı amaçlayan yürütme kararlarını Cuma günü imzalayabileceğine dair haberler sonrasında yükseldi.

Bu kararların yeni reaktörlerin onaylanması için düzenleyici süreci kolaylaştırması ve yerli nükleer yakıt tedarik zincirlerini güçlendirmesi bekleniyor.

Cuma günü yazı yazıldığı sırada, Oklo payları yüzde 24’ten fazla yükselmiş durumda. Bu hareket, Oklo paylarını bu hafta yaklaşık yüzde 31 üst taşıdı.

Sunrun (NASDAQ:RUN)

Bu ortada, Sunrun payları, Temsilciler Meclisi’nin Trump’ın kapsamlı vergi ve harcama tasarısını ilerletmesinin akabinde bu hafta sert düştü. Bu tasarı, daha evvel yenilenebilir güç kesimini destekleyen çeşitli yeşil güç sübvansiyonlarını sonlandırabilir.

Hisse, Perşembe günkü süreçlerde yüzde 37’den fazla düştü ve bir evvelki günün kaybına eklendi. Haftalık bazda ise yüzde 42’nin üzerinde kıymet kaybetti.

BMO Capital analistleri habere reaksiyon olarak yayınladıkları notta şöyle dedi: “Şu anda yazıldığı haliyle tasarı, konut güneş gücü ITC’lerini kiralamalar (TPO’lar) için önemli formda kısıtlayabilir hatta büsbütün ortadan kaldırabilir. Bu, evvelki versiyondaki 25D kredilerinin kaldırılmasını genişletiyor.”

Firma, SolarEdge (NASDAQ:SEDG) ve Enphase Energy (NASDAQ:ENPH) için Düşük Performans notunu yinelerken, Sunrun’ı da Düşük Performans olarak düşürdü.

Advance Auto Parts (NYSE:AAP)

Buna karşılık, Advance Auto Parts, açılış öncesi açıkladığı 1. çeyrek sonuçlarında çıkar ve gelir beklentilerini aşmasının akabinde Perşembe günü yüzde 57’den fazla yükseldi.

Hisse senedi Cuma günü hafif gerilese de, AAP payları haftalık bazda yüzde 34’ün üzerinde bedel kazandı.

Sonuçlara reaksiyon veren RBC Capital, bunun şirket için “güvenilirliği yine inşa etme yolunda bir adım daha” olduğunu söyledi.

Banka şu açıklamayı yaptı: “AAP 1. çeyrekte söylediklerini yaptı. Birçok hareketli modül var ve gerçek ilerleme vakit alacak, fakat KPI’lar gerçek istikamete gidiyor üzere görünüyor.”

CoreWeave

CoreWeave payları, üst istikametli momentumunu sürdürmesiyle ikinci haftada da listeye girdi. Perşembe günü yüzde 6’dan fazla düşüş yaşamasına karşın, CoreWeave 104 dolar düzeyinin üzerinde süreç görüyor ve son haftada yüzde 30’dan fazla çıkar elde etti.

Şirket geçen hafta çeyrek devir çıkar sonuçlarını açıkladı, gelir beklentilerini aştı ve analist konsensüs beklentisinin üzerinde rehberlik sundu.

Perşembe günü Citizens JMP, CRWV için Piyasa Performansı notu ile takibe başladı. Firma şunları yazdı: “2022-2024’teki süratli büyümesine ve bunun devam etme muhtemelliğine karşın, yeni halka arz olan CoreWeave’i Piyasa Performansı notuyla takibe alıyoruz. İtimat kazanmamız için iş modeli netliği gerekiyor.”

Fair Isaac Corporation (NYSE:FICO)

Son olarak, FICO payları, ipotek kredi puanlama alanındaki potansiyel değişiklikler konusundaki tasalar nedeniyle bu hafta yaklaşık yüzde 22 düştü.

Düşüş, ABD Federal Konut Finansmanı Ajansı (FHFA) Yöneticisi Bill Pulte’nin New York’taki Mortgage Bankacıları Birliği’nin ikincil piyasa konferansındaki yorumlarını takip etti.

Sigortacılıkta üçlü birleşimden ikili birleşime geçiş muhtemelliğine ait açıklamalar, FICO’nun hacimlerini etkileyebileceği tasasıyla yatırımcıları huzursuz etti.

Hisse, Pulte’nin X’teki paylaşımının akabinde Çarşamba günü ikinci gün üst üste düştü. Pulte şunları yazmıştı: “Senatör Tim Scott dahil birçok şahane Senatörün sıkı çalışmasından sonra, FICO’nun Amerikan tüketicilerine yönelik maliyet artışları hakkında duymaktan son derece hayal kırıklığına uğradım.”

Bu makale yapay zekanın takviyesiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Kural ve Şartlar kısmımıza bakın.

Investing.com — Goldman Sachs analistlerine nazaran, Avrupa ve ABD yetkilileri ticaret müzakerelerine “oldukça farklı” bakış açılarından yaklaşıyor.

Avrupa Birliği ve ABD, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin çelik ve alüminyuma yeni tarifeler açıklamasının çabucak akabinde Şubat ayında görüşmelere başladı.

Ancak Sven Jari Stehn ve Filippo Taddei liderliğindeki analistler müşterilerine gönderdikleri notta, AB ve ABD ortasındaki görüşmelerin “çok az ilerleme” kaydettiğini belirtti. Her iki taraf da ABD tarifelerinin büyüklüğü konusunda uyuşmazlık yaşıyor.

Analistler şöyle dedi: “ABD için tarife düzeyleri, AB’nin ek tarifeleri önlemek için kıymetli ödünler vermesini gerektiren bir başlangıç noktasıdır. AB yetkilileri için ise bunlar, misillemeyi önlemek için azaltılması gereken üst hudutlardır.”

Bununla birlikte, analistler her iki tarafın da Temmuz ayında Trump’ın yükseltilmiş “karşılıklı” tarifelere yönelik 90 günlük molasnın sona ermesinden evvel bu boşluğu kapatmak için hala vakitleri olduğunu ekledi.

Nisan başında merakla beklenen bir aktiflikte Trump, AB’ye %20 vergi dahil olmak üzere birçok ülkeye kapsamlı karşılıklı vergiler getirdiğini açıkladı. Trump daha sonra tarifeleri erteleme kararı aldı. Bunun Beyaz Saray müzakerecilerine tek tek ülkelerle düzinelerce ticaret mutabakatı oluşturmak için daha fazla vakit vermek için gerekli olduğunu savundu.

Şimdiye kadar Trump, Britanya ile bir muahede açıkladı. Bu ortada ABD ve Çin, Ağustos ayında sona erecek 90 günlük bir müddet için kendi tarifelerini erteleyeceklerini ve düşüreceklerini söyledi.

Ancak AB’nin tarifelerinin yazgısı belirsizliğini koruyor. Bu art plana karşı Brüksel, Temmuz ayında %20’lik tarife tekrar yürürlüğe girerse etkilenecek milyarlarca euro pahasındaki ABD ithalatının bir listesini yayınladı.

Bu ortada, genel %10’luk tarife ile çelik, alüminyum ve araba üzere başka eserlere yönelik vergiler hala yürürlükte.

Goldman analistleri, bu son tarihe hakikat ilerlerken, ABD ve AB ortasındaki ticaret uyuşmazlığının molanın uzatılmasıyla sonuçlanmasını beklediklerini söyledi. Bu süreçte taraflardan “bazı küçük tavizler” gelebilir.

Ancak analistler daha sonra ABD’nin kritik mallara yeni geniş sektörel tarifeler getirmesini bekliyorlar. Bu durum AB’den “ılımlı” bir misillemeyi tetikleyecek. AB’nin gayesi Washington’dan “daha fazla reaksiyon almayı önlemek” olacak.

Analistler şunu belirtti: “Bu dengeyi istikrarsız olarak görüyoruz.”

Bu makale yapay zekanın dayanağıyla oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Kural ve Şartlar kısmımıza bakın.

Investing.com — Hindistan’ın Amerika Birleşik Devletleri ile ticari bağlantısı son yirmi yılda derinleşti. Buna karşın, eser kategorilerine ayrıntılı bakıldığında değerli ölçüde değerlendirilmemiş potansiyel görülüyor.

Bernstein’ın yakın vakitte yayınladığı bir not, Hindistan’ın ABD’den ithalatının görünümünü inceledi. Bu incelemede hem yüksek performans gösteren kesimler hem de büyümeye açık alanlar belirlendi.

2024 yılında ABD global olarak 1,7 trilyon dolar bedelinde mal ihraç etti. Bu ihracatta birinci 50 eser kategorisi 1,6 trilyon doları oluşturdu.

Buna karşılık Hindistan, tıpkı kategorilerde 601 milyar dolar bedelinde mal ithal etti. Fakat bunun yalnızca 36 milyar doları, yani yaklaşık %6’sı ABD’den geldi.

Bu fark, bilhassa ABD’nin halihazırda değerli bir tedarikçi olduğu kesimlerde ticaretin genişleyebileceği alanları vurguluyor.

Uçak, meyve, cerrahi aletler, alkol ve kağıt üzere eserler öne çıkıyor. Bu kategorilerde ABD, Hindistan’ın ithalatının %15’inden fazlasını elinde tutuyor.

Halihazırda kurulmuş tedarik zincirleriyle desteklenen bu bölümler, ölçeklendirme için düşük sürtünmeli fırsatları temsil ediyor. Analistler, bunların gelecekteki ticaret müzakerelerinde kıymetli rol oynayacağını bekliyor.

Bununla birlikte, ABD’nin yüksek hacimli kategorilere nüfuzu düşük kalıyor. Arabalar, araba modülleri, ham petrol, tahıllar ve tarım eserleri Hindistan’ın ithalatının değerli bir kısmını oluşturuyor. Lakin ABD bu alanlarda şimdi manalı bir yer edinemedi.

Bernstein analistleri, bilhassa ticaret manileri hafifletilirse, bunları ABD ihracatı için potansiyel yüksek büyüme segmentleri olarak görüyor.

Büyük bir mani, Hindistan’ın yüksek tarife yapısıdır. ABD’nin en çok ihraç ettiği 50 eser genelinde ortalama tarife farkı yaklaşık %17. Bu oran, Hindistan’ın genel ticaret sepetinde görülen %7,5’in iki katından fazla.

Bu farklılık bilhassa arabalar ve tarım eserlerinde besbelli. Vietnam ve Endonezya üzere daha düşük efektif tarifelere sahip ülkeler, ABD ihracatını çekmede daha başarılı oldu.

Hindistan’ın yakın vakitte İngiltere’den araba ithalatına uygulanan tarifeleri %10’a düşürme konusundaki mutabakatı, emsal ABD müzakereleri için bir emsal oluşturabilir.

Ancak, tarife mahzurları tek kaygı değil. Hindistan’ın minimum dayanak fiyatı sistemi ve esere bağlı teşvik programları uzun vakittir ticaret görüşmelerinde takılma noktaları oldu. Bu durum gelecekteki müzakereleri karmaşıklaştırabilir.

Daha geniş bağlamda, global tedarik zincirlerindeki “Çin+1” kayması yer alıyor. ABD firmaları Çin’e alternatifler ararken, Hindistan kendini uygun bir alternatif olarak pozisyonlandırma fırsatına sahip.

Yine de Hindistan’ın ABD ithalatındaki hissesi mütevazı kalıyor. Çin 2024’te 439 milyar dolarlık ABD ithalatını oluştururken, Hindistan Meksika ve Vietnam üzere öbür rakiplerin gerisinde kalıyor.

Buna karşın, parlak noktalar var. Hindistan giysi, ilaç ve mücevherat alanlarında rekabetçi. Ayrıyeten cep telefonları ve araba modüllerinde da taban kazanıyor. Bu bölümler, Çin’den uzaklaşan yine yerleştirme yahut çeşitlendirmeden faydalanabilir.

Bu makale yapay zekanın takviyesiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Koşul ve Şartlar kısmımıza bakın.

Investing.com –  Cumartesi günü EOS, Investing.com Index üzerinde 10,01% oranında bedel kaybederek $0,7243 düzeyinden süreç gördü. Bu 14 Mayıs tarihinden beri görülen en büyük bir günlük düşüş.

Bu hareketle birlikte EOS piyasa kıymeti $1,1418B olurken toplam kripto para piyasalarındaki pahasının oranı %0,03 oldu. EOS kripto parasına ilişkin en yüksek piyasa kıymeti $17,5290B olarak belirlendi.

EOS, geçtiğimiz 24 saat içinde $0,7243 ile $0,7526 düzeyleri ortasında süreç gördü.

EOS, geçtiğimiz yedi gün içinde 10,67% geriledi yaşadı ve 24 saatlik süreç hacmi $94,0258M yahut toplam hacme nazaran %0,06 oranında oldu. EOS, geçtiğimiz yedi günde $0,7219 ile $0,8456 düzeyleri ortasında süreç gördü.

EOS fiyatı 29 Nisan 2018 tarihindeki $22,98 düzeyinden %96,85 daha düşük.

Kripto para piyasalarındaki gelişmeler

Investing.com Index üzerinde Bitcoin 2,85% oranında bedel kaybettiğini ve $107.747,4 düzeyinden süreç gördü.

Investing.com Index üzerinde Ethereum ise 4,48% düştü ile $2.548,37 seviyesinden süreç gördü.

Bitcoin piyasa hacmi $2.139,5635B yahut toplam piyasa hacminin %63,03 kısmı olarak ölçülürken Ethereum toplam piyasa hacmi $307,7494B yahut toplam piyasa hacminin %9,07 olarak belirlendi.

Investing.com — Jefferies analistlerine nazaran, zayıflayan ABD doları Avrupa’daki yatırım ortamını tekrar şekillendirebilir. Analistler, yatırımcı görüşmelerinin artık “dolar zayıflığının devam edip etmeyeceği değil, ne vakit devam edeceği” üzerine odaklandığını belirtiyor.

Jefferies iki muhtemel senaryo ortaya koydu. Bunlar, dolarda denetimli bir düşüş yahut global büyümeye ziyan verebilecek sistemsiz bir bedel kaybı.

Her iki durumda da, bu gelişmenin Avrupa pay senetleri üzerindeki tesirinin kıymetli olacağı düşünülüyor.

Analistler şöyle yazdı: “Zayıf dolar ortamında Havayolları, Bankalar, Tüketici, Madencilik ve Altyapı dallarının en düzgün pozisyonda olduğunu görüyoruz.”

Uzmanlar, doların Ocak ayından bu yana %8 düşmesine neden olan yapısal etkenlerin yakın vakitte aksine dönme ihtimalinin düşük olduğunu savunuyor.

Jefferies şu tespiti yaptı: “ABD’nin büyük ticaret açığını daraltmak, Trump idaresinin gündeminin merkezinde yer alıyor.” Ayrıyeten, doların global rezerv para ünitesi olarak algılanan rolünün yapısal olarak değişiyor olabileceğine inanıyorlar.

Piyasa perspektifinden bakıldığında, Jefferies bir fırsat görüyor. Firma şunları yazdı: “ABD, MSCI World piyasa bedelindeki hissesi açısından tepeye ulaştı.” Ayrıyeten, mali genişleme, sermaye piyasaları birliği ve artan rekabet gücü sayesinde Avrupa’nın göreli büyüme görünümünün güzelleştiğini eklediler.

Firma şu değerlendirmeyi yaptı: “Büyük ölçekli, likit Avrupa payları için durum hiç bu kadar güçlü görünmemiş olabilir.”

Jefferies, değişen döviz ortamına cevap olarak Franchise Picks listesini güncelledi. “Gelişmekte olan piyasa rüzgarları ve dolar raporlaması” nedeniyle AB InBev’i listeye eklerken, “döngüsel zayıflık” nedeniyle ASM International’ı (AS:ASMI) listeden çıkardı.

ABD’nin ticaret muahedeleri yaptığı ve merkez bankalarının mümkün çalkantıları hafiflettiği bir senaryoda, firma besin, perakende ve çelik üzere dalların bundan faydalanacağını belirtiyor. Bununla birlikte, artan tarifelerin olduğu daha yıkıcı bir sonuçta, Jefferies yatırımcıları “kendinizi hazırlamanız” gerektiği konusunda uyarıyor.

Yine de firma optimist kalmaya devam ediyor. “Emtiaların yapısal olarak yeterli konumlanmış durumda olduğunu” ve birçok Avrupa bölümünün artık sağlam mahallî tedarik zincirlerine sahip olduğunu ve dolara bağlı maliyetlere daha az maruz kaldığını belirtiyorlar.

Bu makale yapay zekanın takviyesiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Koşul ve Şartlar kısmımıza bakın.