Gün: 7 Nisan 2025

  • Türkmen Mobilya 35 Personel Alacak

    Türkmen Mobilya 35 Personel Alacak

    İş arayan ve işvereni buluşturmaya devam eden İnegöl Belediyesi İstihdam Merkezi, Türkmen Mobilya firmasının çeşitli alanlarda çalışacak usta ve vasıfsız 35 personel alımı yapacağını duyurdu.

     

    İnegöl Belediyesi’nin 2018 yılı Kasım ayında iş arayan vatandaşlar ve işverenleri buluşturabilmek adına kurduğu İstihdam Merkezi, üretim merkezi İnegöl’ün istihdamına katkı sağlamaya devam ediyor. Bu kapsamda bir yandan iş arayan vatandaşları havuzunda toplayıp bir yandan da eleman arayan firmalarla iletişimini sürdürerek doğru işe doğru kişiyi yönlendirme görevi üstlenen İnegöl Belediyesi İstihdam Merkezi, Türkmen Mobilya firmasında çalışacak personel alımı için yeni bir iş duyurusu paylaştı.

     

    FARKLI BÖLÜMLERDE İSTİHDAM EDİLECEK 35 KİŞİ ALINACAK

    İnegöl Belediyesi İstihdam Merkezinden yapılan açıklamada, Türkmen Mobilya firmasında çalışmak üzere personel alımı yapılacağı duyuruldu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “İstihdam Merkezimizle iş birliği yapan Türkmen Mobilya firması, İnegöl’de bulunan fabrikada farklı bölümlerde çalışacak usta ve vasıfsız personel alımı yapacak. Aranan genel şartlarda başvuracak kişilerin 18-45 yaş arasında olması gerektiği ifade edildi. Hafta sonları tatil olan firmada çalışma saatleri 08.00-18.00 olarak ifade edildi. Aranan personeller ise şöyle sıralanıyor: Vasıfsız personeller; baza döşeme personeli 6 kişi erkek, yardımcı kaynakçı 2 kişi erkek, yardımcı kumaş kesim-dikiş personeli 4 kişi kadın/erkek, meydancı 7 kişi erkek. Usta personeller; kaynakçı 2 kişi erkek, elektro statik boya operatörü 1 kişi erkek, yatak kenar kapama makinesi operatörü 2 kişi erkek, ful kapitone makine operatörü 3 kişi kadın/erkek, kumaş kesim operatörü 2 kişi kadın/erkek, dikiş operatörü 3 kişi kadın, tek kafa kapitone makine operatörü 1 kişi kadın, forklift operatörü 1 kişi erkek, nakış operatörü 1 kişi erkek personel olmak üzere toplam 35  personel alınacak.

     

    BAŞVURULAR 09 NİSAN ÇARŞAMBA GÜNÜ ALINACAK

    “Türkmen Mobilya firması personel alımı için başvurular 09 Nisan Çarşamba günü 14.00’da İnegöl Belediyesi Yeni Hizmet Binası zemin katındaki çok amaçlı salonda alınacak. Yapılacak alımla ilgili detaylı bilgi almak isteyen vatandaşlar 153 hatları üzerinden ve 0 224 715 10 10 Nolu telefondan İnegöl Belediyesi İstihdam Merkezine ulaşabilirler.”

     

     

     

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Maraşlı’nın arabası satışa çıkarıldı! İstenen fiyat dikkat çekti

    Maraşlı'nın arabası satışa çıkarıldı! İstenen fiyat dikkat çekti

    Yayınlandığı devirde ses getiren üretimler ortasına giren “Maraşlı” dizisindeki efsane otomobil satışa çıkarıldı. Birçok kişinin dikkatini çeken klasik araba için istenen fiyat herkesi şaşırttı.

    Burak Deniz ve Alina Boz’un başrollerinde olduğu, 2021 yılında ekranlara gelen Maraşlı dizisi birçok kişinin beğenisini kazanmıştı. O devir dönemin beğenilen üretimleri ortasına giren ve toplumsal medyada da sık sık gündeme gelen dizinin fenomen arabası satışa çıkarıldı. Yeşil renkli klasik araba için sahibinin istediği meblağ dikkat çekerken, aracın yeni sahibinin kim olacağı da merak edilmeye başlandı.

    Maraşlı'nın arabası satışa çıkarıldı! İstenen fiyat dikkat çekti

    HERKESİN DİKKATİNİ ÇEKMİŞTİ

    ATV ekranlarında 26 kısım yayınlanan dizi izleyicilerin beğenisini kazanmıştı. Dizinin başrolü tıpkı vakitte “Maraşlı” karakterini oynayan Burak Deniz’in dizide kullandığı 82 model klasik araç ise bilhassa erkek izleyicilerin dikkatini çekmişti. 

    Maraşlı'nın arabası satışa çıkarıldı! İstenen fiyat dikkat çekti

    SATIŞ FİYATI DİKKAT ÇEKTİ

    Sabah’ın haberine nazaran; birçok kişinin dikkatini çeken ve toplumsal medyada da orta ara gündeme gelen yeşil renkli klasik araba satışa çıkarıldı. Sahibi tarafından 950.000 TL olarak belirlenen satış fiyatı herkesin dikkatini çekerken aracın yeni sahibinin kim olacağı da şimdiden merak konusu oldu.

  • Konforculuk küresel bir hastalık halinde artıyor!

    Konforculuk küresel bir hastalık halinde artıyor!

    Günümüzde konforculuğun yaygınlaşmasının, insan sağlığı için de ciddi bir tehdit haline geldiğini kaydeden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Rahatlık hastalıkları olarak tanımlanan bir kavram var. Beş temel rahatlık hastalığı tanımlanmış. Bunlardan ikisi fiziksel, üçü ise psikolojik ya da psikiyatrik rahatsızlıklardır. Fiziksel hastalıklar arasında obezite ve hareketsizlik kaynaklı hastalıklar yer alıyor.” dedi.

    Kötülüğün sebeplerinden birisinin de insandaki konformist eğilimler olduğunu vurgulayan Tarhan, konforculuğa karşı en önemli önerinin, kişinin sadece bireysel faydayı değil, toplumsal faydayı da gözetmesi olduğunu söyledi. 

    Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, konforculuk konusunu değerlendirdi.

    Konforculuk küresel olarak bir hastalık halinde arttı

    Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Konfor kavramının, “konforculuk” ya da “konformizm” olarak da bilindiğini dile getirerek, “Konfor, kişinin kendi rahatına düşkünlüğü şeklinde tanımlanabilir. Konfor alanı ise kişinin kendini en rahat ve güvende hissettiği alanı ifade eder. Türkçede ‘rahatlık’ veya ‘rahatına düşkünlük’ kavramları, konforculuğu karşılıyor. Konforculuk küresel olarak bir hastalık halinde arttı. Aslında bu durum, modernizmin doğal bir sonucudur ve şaşırtıcı değildir. Teknolojik gelişmeler, ekonomik refahın artışı, toplumsal normlardaki değişimler, değer yargılarının evrimi ve beklentilerin farklılaşması gibi etkenler konforculuğu beslemiştir. Eğitim sistemi de bu süreci teşvik eden unsurlardan biri. Sadece kendi rahatını düşünen, birey odaklı bir yaşam anlayışı yaygınlaşmıştır. Bireysel faydayı toplumsal faydaya tercih ettiren yaklaşımlar küresel olarak konforculuğu teşvik etti.” dedi.

    Beş temel rahatlık hastalığı tanımlanmış

    Günümüzde konforculuğun yaygınlaşmasının, insan sağlığı için de ciddi bir tehdit haline geldiğini kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Rahatlık hastalıkları olarak tanımlanan bir kavram var. Beş temel rahatlık hastalığı tanımlanmış. Bunlardan ikisi fiziksel, üçü ise psikolojik ya da psikiyatrik rahatsızlıklardır. Fiziksel hastalıklar arasında obezite ve hareketsizlik kaynaklı hastalıklar yer alıyor. Kalp-damar hastalıkları, romatizmal hastalıklar ve diğer kronik rahatsızlıklar, yaşam tarzındaki hatalar nedeniyle ortaya çıkıyor. Özellikle ileri yaşlarda tıbbın üzerine büyük bir yük getiren birçok hastalığın kökeninde, genç yaşlardan itibaren yapılan yanlış beslenme ve hareketsiz yaşam yatıyor.” diye konuştu.

    Psikiyatrik rahatlık hastalıkları neler?

    Psikiyatrik rahatsızlık hastalıklarına gelince, bunlardan birincisinin bağımlılık olduğunu ve kişi zahmetten kaçınıp kolay yoldan hazza yöneldiğini, emek vererek, yorularak ve anlam arayarak mutlu olmak yerine, anlık tatmin sağlayan bağımlılık yapıcı maddelere ya da davranışlara yöneldiğini anlatan Prof. Dr. Tarhan, “İkincisi ise yalnızlıktır. Yalnızlığın temelinde de rahatlığa kaçma eğilimi yatar. Mesela eşiyle problemleri çözmek yerine ‘Boş ver, kendini düşün, sen önemlisin’ anlayışına kapılan birey, kolay yolu seçerek ilişkisini sonlandırabilir. Aynı şekilde, çocuk eğitimi gibi emek gerektiren bir süreçle uğraşmak yerine, ilgisiz kalmayı tercih eden ebeveynler, zamanla çocuklarıyla olan bağlarını kaybeder. Sonuç olarak, aile bağları zayıflar ve bireyler yalnızlaşır.” şeklinde konuştu.

    Neden kötülük sıradanlaştı?

    Kötülüğün sıradanlaşmasına işaret eden Prof. Dr. Tarhan, “Peki, neden kötülük sıradanlaştı? Kötülük karşısında insanlar ‘Kurulu düzen böyle istiyor’ diyerek rahatlarına düşkünlük gösterdiler ve kolay yolu seçtiler. Kötülüğe uyum sağlamak, olağan bir durum olarak kabul edildi. Oysa kötülüğü yapanlar, olağanüstü bir baskı altında değiller ya da onları kötülük yapmaya zorlayan aşırı bir etken yok. Aslında rahatlarını terk etmeme endişesiyle, rahatlarını kaybetme, sahip olduklarını kaybetme endişesiyle haksızlığa sessiz kalıyorlar, kötülüğe sessiz kalıyorlar. Kötülüğün sebeplerinden birisi de insandaki konformist eğilimlerdir.” ifadesinde bulundu.

    Sahip olduklarını kaybetme korkusuyla kötülüğe karşı ses çıkaramıyorlar…

    İnsanların bireysel olarak yaşamaya uygun yaratılmadığını dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Nörobilim araştırmaları da bunu doğruluyor. İnsan beyni, sosyal olarak onaylanmadığında tehlike devreleri harekete geçiyor. Bir kişi yalnız hissettiğinde, beynindeki bu tehlike devreleri aktifleşiyor ve topluma uyum sağlamak için taviz vermeye başlıyor. Kötülüğü görmemezlik yapıyor. İnsanlar sahip olduklarını kaybetme korkusuyla uyum sağlama çabasına giriyor ve kötülüğe karşı ses çıkaramıyorlar.” dedi.

    Konforu kaybetmemek için tavizler veriyorlar…

    İnsanların, konforunu kaybetmemek için hareket ettiklerini, bu durumun psikolojik savaş stratejilerinde de aynı olduğunu, güç sahiplerinin, insanları manipüle etmek için onlara sürekli vererek belli bir makama getirdiklerini ve o makamı koruma kaygısıyla da onları köleleştirdiklerini ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Bu, güç sahiplerinin en sık kullandığı psikolojik savaş yöntemlerinden biridir. Kişi, gönüllü ama mecburi bir şekilde tavizler vermeye başlar. Zamanla hatalar yapar ve bu hatalar zincirleme bir şekilde devam eder. İnsan beyni uyum sağlamaya programlanmıştır.” diye anlattı.

    Kişi yalnız olmadığını anlarsa kendini güvende hisseder

    İnsanların yalnız kaldığı zaman beyindeki tehlike devreleri harekete geçtiği için korku yaşamaya başladığını kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Bir insan, bir sistemin veya bir anlamın parçası olduğunu hissederse, onaylandığını fark ettiğinde yalnız olmadığını anlar ve kendini güvende hisseder. Gerçek konfor da burada başlar. Ancak bu, kısa vadeli ve ilkel bir konfordur. Peki, akıllı insanın konforu nedir? Daha büyük resmi görerek, uzun vadeli bir konfor sağlamaktır. Tıpkı teknolojideki varsayılan (default) modlar gibi, insan beyninde de doğuştan gelen bir uyum sağlama mekanizması vardır. İnsan, hayata adapte olabilmek için bazı bilgi ipuçlarına ihtiyaç duyar. Ancak sadece bilgi değil, normatif bilgi ipuçları da gereklidir. Hayatı öğrenmek için başkalarına bakıyoruz.” diye konuştu.

    Evlilikte de boşanma bir alternatif değil, bir sonuç!

    Konforculuğun, insanın empati becerisini ve toplumsal bağları zayıflattığını kaydeden Prof. Dr. Tarhan, şöyle devam etti:

    “Empati, ‘Başkalarının hakkı nerede başlıyor, benim hakkım nerede bitiyor?’ sorusunu sormayı gerektirir. Fakat günümüzde bazı yaşam koçları ve hatta bazı psikologlar, insanlara sürekli ‘Sen önemlisin, boş ver eşini, partnerini, çocuğunu, aileni…’ gibi bireyci mesajlar veriyor. Aile kutsal değil, sen kutsalsın diyerek bireyi merkeze koyuyorlar. Bu yaklaşım, boşanma oranlarının artmasına ve yalnızlığın yaygınlaşmasına neden oluyor. Oysa sağlıklı bir ilişkide asıl önemli olan ‘Nasıl anlaşabiliriz?’ sorusuna odaklanmaktır. Karşı taraf kötü niyetli değilse, onunla uyum sağlamaya çalışmak en ideal yaklaşımdır. Ayrılmak, gitmek kolaydır, ancak bunun sonucunda yalnızlık ve başka sosyal problemler ortaya çıkabilir. Evlilikte de boşanma bir alternatif değil, bir sonuçtur. Tüm yollar denendikten sonra kaçınılmaz hale gelirse, elbette kabul edilebilir. Ancak önemli olan, tüm çabaları göstermeden, ilk fırsatta vazgeçmemektir.”

    Mizaçlar farklı olabilir, ancak ortak bir gelecek için uyum içinde hareket etmek mümkün!

    Küresel çapta yalnızlığın artmasının en büyük nedenlerinden biri, bireyselliğin benmerkezcilik olarak algılanması olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Ne yazık ki, eski psikoloji ekolleri de bu anlayışı desteklemiştir. Ancak yeni psikoloji ekolleri, özellikle mindfulness çalışmaları ve üçüncü nesil psikoterapiler, bu bakış açısını değiştirmeye çalışmaktadır. Önemli olan, farklı karakterlere sahip insanları ortak bir amaç doğrultusunda bir arada tutabilmektir. Bir evlilikte mizaçlar farklı olabilir, ancak ortak bir gelecek için uyum içinde hareket etmek mümkündür. Aynı durum iş hayatı için de geçerlidir. Bir şirkette çalışırken herkesin sizin gibi düşünmesini beklemek, huzursuzluk oluşturur. Oysa kişileri oldukları gibi kabul etmek hem kendine hem de çevrene saygı göstermek anlamına gelir. Ne ezmeli ne de ezilmelisin. Önemli olan, ortak bir amaç uğruna birlikte çalışabilmektir.” dedi.

    Konfor bireysel olabildiği gibi grupsal da oluyor! 

    Konforun sadece bireysel bir kavram olarak anlaşıldığını oysa bireysel konforun ötesinde, grupsal konforun da var olduğunu dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Çünkü insan, doğası gereği sosyal bir varlıktır. Daha önce belirttiğim gibi, onaylanmadığında ve yalnız kaldığında beyindeki tehlike devreleri harekete geçer. Bu durum kişide kaygıyı artırır, depresif hissetmesine ve mutsuz olmasına neden olur.” ifadesinde bulundu.

    Aile güvende olduğunda, birey de güvende olur!

    Uyumun oluşması için ortak bir amacın gerekli olduğuna işaret eden Prof. Dr. Tarhan, “Günümüzdeki uyumsuzluğun temel sebebi amaçsızlıktır. İnsanlar yalnızca kendi bireysel hedeflerine odaklandığında, toplumsal uyum bozulur. Konforculuğa karşı en önemli öneri, kişinin sadece bireysel faydayı değil, toplumsal faydayı da gözetmesidir. Aile güvende olduğunda, birey de güvende olur.” şeklinde sözlerini tamamladı.

     

     

     

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • İSU, Çayırova Şekerpınar’da yeni altyapı hatları yapıyor

    İSU, Çayırova Şekerpınar’da yeni altyapı hatları yapıyor

    KOCAELİ (İGFA) – Kent genelinde 12 ilçede yatırımlarına hız kesmeden devam eden İSU Genel Müdürlüğü, bölge su kaynaklarını en verimli şekilde kullanmak, kayıp kaçak oranlarını en aza indirmek için altyapıyı güçlendiriyor. Kaliteli altyapı ile kesintisiz hizmet sunmak için çalışmalarını sürdüren İSU Genel Müdürlüğü, Çayırova Şekerpınar Mahallesi fabrikalar bölgesinde içme suyu ve kanalizasyon hattı bulunmayan bölgelere yeni hat imalatları gerçekleştiriyor.

    İÇME SUYU, KANALİZASYON VE YENİ YAĞMUR SUYU HATLARI YAPILIYOR

    2025 yılı yatırım programı kapsamında Çayırova ilçesinde altyapı çalışmalarını sürdüren İSU Genel Müdürlüğü, çalışmalar kapsamında 6.220 metre uzunluğunda içme suyu, 4.230 metre uzunluğunda kanalizasyon hattı imalatlarını sürdürüyor. Yapılan çalışmalarda 3.765 metre uzunluğunda içme suyu çalışmaları tamamlanırken 3.079 metre uzunluğunda kanalizasyon hattı çalışmaları tamamlandı. Çalışmalarda ayrıca bölgede 1.600 mm,1.200 mm ve 1.000 mm çaplarında betonarme borular ile 340 metre yağmur suyu ve 1.005 metre uzunluğunda mevcut içme suyu hatlarının deplase çalışmaları gerçekleştirilecek.

    MODERN ALTYAPI VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİYLE MÜCADELE

    Şehri iklim değişikliğine karşı daha dirençli hale getiren çalışmalarda toplamda 11.795 metre uzunluğunda yeni altyapı yapılacak. Proje kapsamında bölgeye 34,6 milyon TL’lik yatırım yapılacak.

  • Kilitler Açılıyor, Cüzdanınızı Hazırlayın! Bu 3 Altcoin Fiyatı Çökecek!

    Kripto piyasasında token kilit açılımları ekseriyetle sessizce gelir lakin tesirleri büyük olur. Likidite artışı, fiyat dalgalanmaları ve yatırımcı psikolojisinde değişim yaratabilir. Nisan ayının ikinci haftasında, üç büyük altcoin projesi kilitleri açılıyor. Pekala hangi tokenlar açılıyor, kaç milyon dolarlık varlık hür kalacak? İşte detaylar… Kriptokoin.com olarak ayrıntıları aktarıyor ve k,lit açılımı yapacak altcoin projelerini ayrıntılıca inceliyoruz.

    Listedeki Birinci Altcoin ”Axie Infinity (AXS)”: 10 Milyon Dolarlık Staking Dalgası Yolda

    Axie Infinity, 12 Nisan’da toplam arzının %3.97’sine denk gelen 10.72 milyon AXS token’ı piyasaya sürecek. Bu ölçü yaklaşık 29 milyon dolara denk geliyor. Dağıtımın büyük kısmı staking mükafatları ve grup teşviklerine ayrılmış durumda.

    Geçmişte bu çeşit kilit açılımları, Axie fiyatında süreksiz baskılara neden olmuştu. Lakin bu kere yatırımcılar, staking’den gelen getirilere odaklanarak açılıma olumlu yaklaşabilir. Yeniden de fiyatın kısa vadeli oynaklık göstermesi mümkün.

    2. Jito (JTO): Solana Ekosistemi Bu Açılımı Yakından İzliyor

    Jito Labs, 7 Nisan’da 11.3 milyon JTO token’ını kilitten çıkarıyor. Bu ölçü, toplam arzın %3.4’ünü temsil ediyor ve yaklaşık 14 milyon dolarlık kıymete sahip. Token’ların büyük kısmı ekosistem büyümesi ve topluluk geliştirme bütçesi için ayrıldı.

    Kilitler Açılıyor, Cüzdanınızı Hazırlayın! Bu 3 Altcoin Fiyatı Çökecek!

    Kilitler Açılıyor, Cüzdanınızı Hazırlayın! Bu 3 Altcoin Fiyatı Çökecek!

    Solana altyapılı bu proje, son haftalarda süratle yükselişe geçmişti. Artık gözler, bu açılımla birlikte fiyatın takviye düzeylerini koruyup koruyamayacağına çevrildi. Piyasa iştirakçileri dikkatli olmak zorunda.

    Listedeki 3. Altcoin ”Xave (XAV)”: 313 Milyon Token Özgür Kalıyor, Yatırımcılar Endişeli

    Xave, 11 Nisan’da dev bir kilit açılıma sahne olacak. Tam 313.29 milyon XAV token’ı, yani toplam arzın %13.5’i piyasaya sürülecek. Dağıtımın çoğunluğu grup, yatırımcılar ve hazine ortasında paylaştırılacak.

    Bu derece büyük bir açılım, fiyat üzerinde önemli baskı yaratabilir. Bilhassa mevcut yatırımcılar, mümkün bir dump riskine karşı dikkatli olmalı. XAV tarafında kısa vadeli satış baskısı kaçınılmaz olabilir.

    Bu nedenle yatırımcıların sırf fiyat hareketlerine değil, birebir vakitte projelerin uzun vadeli potansiyeline de odaklanması gerekiyor. Kilit açılımı periyotları birden fazla vakit belirsizlik yaratır. Lakin gerçek stratejiyle bu süreçler, fırsata dönüşebilir. Gözünüz piyasada, eliniz tetikte olsun!

  • FTX Hafif Kalır! Justin Sun, Yeni Kripto Skandalını Ortaya Saçtı!

    Kripto dünyasında yeni bir fırtına daha kopmak üzere. TRON’un kurucusu Justin Sun, FDUSD stablecoin’inin gerisindeki kurum olan First Digital Trust’ı (FDT) ağır bir formda suçladı. Sun’a nazaran, yaşananlar yalnızca büyük bir mali usulsüzlük değil; FTX skandalının da ötesine geçiyor. Üstelik işin ucunda 500 milyon dolarlık kullanıcı varlığı var! Kriptokoin.com olarak ayrıntıları aktarıyoruz.

    FTX’ten Daha Berbat: Sistemsiz ve Yetkisiz Para Aktarımı

    Justin Sun, X (eski ismiyle Twitter) platformunda yaptığı açıklamalarda FDT’yi ağır lisanla eleştirdi. Sun’a nazaran FDT, kullanıcı onayı olmadan 456 milyon dolarlık varlığı üçüncü taraf bir Dubai şirketine “teminatsız borç” olarak aktardı. Bu süreç, FTX’in en azından bir teminat sistemine dayalı hareket etmesine rağmen, büsbütün denetimsiz ve kayıtsızdı.

    FTX periyodunda Sam Bankman-Fried, her ne kadar yanılgılı davransa da, yatırımları Robinhood ve Anthropic üzere yasal firmalara yönlendirmişti. Fakat FDT’nin, kullanıcı paralarını şahsen kendi çıkarları için yönlendirdiği ve sisteme dair hiçbir şeffaflık sağlamadığı öne sürülüyor.

    CEO’ya Sert Reaksiyon: “Hiçbir Sorumluluk Almıyor”

    Sun, FDT CEO’su Vincent Chok’u da gaye aldı. Teze nazaran Chok, bu skandalın ortaya çıkmasının akabinde sessiz kalmayı tercih etti ve hiçbir formda kamuoyunu bilgilendirme eforuna girmedi. Justin Sun, bu halin şuurlu bir kaçış olduğunu ve sorumluluk kabul etmemenin makus niyetli bir hal olduğunu belirtti.

    FTX Hafif Kalır! Justin Sun, Yeni Kripto Skandalını Ortaya Saçtı!

    FTX Hafif Kalır! Justin Sun, Yeni Kripto Skandalını Ortaya Saçtı!

    Öte yandan Sun, FTX sürecinde Sam Bankman-Fried’ın en azından yetkili makamlarla iş birliği yaptığını ve kullanıcı fonlarını kurtarma eforu gösterdiğini hatırlatarak ortadaki farkın altını çizdi.

    Hong Kong’a Davet ve 50 Milyon Dolarlık Ödül

    Justin Sun, Hong Kong hükümetine de seslenerek ABD’deki FTX müdahalesine misal biçimde süratli ve tesirli bir adım atılmasını talep etti. Ona nazaran Hong Kong’un global finans merkezi kimliği önemli bir tehdit altında. Şeffaflık ve inancın tekrar inşası için sert yaptırımlar kaçınılmaz görünüyor.

    Ayrıca Sun, skandalı derinlemesine araştırmak ve sorumluları ortaya çıkarmak için 50 milyon dolarlık bir ödül programı başlattığını duyurdu. Hong Konglu milletvekili Johnny Wu ile görüşmeler gerçekleştiren Sun, sürecin yasal boyutunun da süratle ilerlemesini amaçlıyor.

  • Türkiye, TIME’ın “Dünyanın En Olağanüstü Yerleri 2025” listesinde yerini aldı

    TIME dergisi, bu yılki listesinde sadece doğal hoşlukları değil, tıpkı vakitte kültürel zenginlikleri, sürdürülebilir turizmi ve yenilikçi tecrübeleri öne çıkaran lokasyonlara yer verdi.

    Listeye giren destinasyonlar ortasında, Güney Amerika’dan Asya’ya, Avrupa’dan Afrika’ya kadar uzanan geniş bir yelpaze bulunuyor.

    Öne çıkan yerler ortasında, Peru’nun başşehri Lima’daki AWA restoranı, klasik Amazon mutfağını çağdaş dokunuşlarla harmanlayarak gastronomi meraklılarının tercih ettiği rota olarak listeye girdi.

    Türkiye Bodrum’da yer alan Maxx Royal Bodrum oteli, yalnızca lüks konaklama imkanlarıyla değil, tıpkı vakitte sürdürülebilirlik vizyonu ve özgün mimarisiyle öne çıkarak ülkemizi temsil eden kıymetli bir destinasyon olarak listede kendine yer buldu.

    Afrika’nın beğenilen doğal miraslarından biri olan Victoria Şelaleleri yakınlarındaki Mbano Manor Hotel, Zimbabve’yi listede temsil ederken, lüks konaklama ile mahallî dokuyu buluşturarak öne çıktı.

    Amerika Birleşik Devletleri’nde yer alan Arizona’nın Flagstaff bölgesi, Lowell Gözlemevi ile ziyaretçilerine eşsiz bir gökyüzü tecrübesi sunarken, Fransa’nın başşehri Paris’te yine ziyarete açılan Notre Dame Katedrali, tarihi mirasın tekrar doğuşunu simgelediği için listede yer aldı.

  • Yatırımcılar 1987, 2008 ve 2020’den bu yana görülmemiş tarihi kayıplarla karşı karşıya

    Investing.com — Yatırımcılar, geçen hafta “Kurtuluş Günü” olarak adlandırılan günde ABD’nin kapsamlı gümrük vergilerini açıklamasının ardından tarihi boyutlarda piyasa kayıplarıyla karşı karşıya kaldı.

    Bu durumun sonuçları, ABD hisse senetlerinde İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en kötü iki günlük düşüşe neden oldu. Bu düşüş yalnızca 1987 çöküşü, 2008 küresel mali krizi ve 2020’deki erken pandemi paniğinin gerisinde kaldı.

    Deutsche Bank (NYSE:DB)’a göre, bu gerileme “1971’deki Bretton Woods sisteminin çöküşünden bu yana küresel ticaret sistemine gelen en büyük şok” olarak nitelendiriliyor. Ayrıca Vietnam Savaşı’ndan bu yana ABD tüketicilerine getirilen en büyük vergi artışı anlamına geliyor.

    Trump’ın gümrük vergisi yanlısı görüşleri iyi bilinse de, yeni önlemler beklenenden daha geniş kapsamlı ve daha keyfi uygulandı. Bu durum piyasa güvenini zedeledi ve yönetimin ekonomik stratejisinin güvenilirliğini sorgulamaya açtı.

    Bu politika, ABD’nin ticarete yaklaşımını yeniden tanımladı. Ülkenin İkinci Dünya Savaşı sonrası son çare küresel ithalatçısı olarak hareket ettiği modelden kopuş yaşandı.

    Bununla birlikte, etkileri ticareti aşıyor. Deutsche Bank stratejistleri, mevcut tutumun “ABD ile dünyanın geri kalanı arasındaki savunma, jeopolitik ve çok taraflı kurallara dayalı dünya düzeni dahil olmak üzere önemli olan her şeydeki ilişkiyi etkileyebileceği” konusunda uyarıyor.

    Piyasa kayıpları artarken, yatırımcılar onlarca yıllık küreselleşmeyi tersine çevirmenin maliyetiyle mücadele ediyor.

    Küresel tedarik zincirlerinden ve düşük maliyetli işgücüne erişimden en çok faydalanan ABD hisse senetleri şimdi özellikle savunmasız durumda. Stratejistler, “özellikle başlangıç değerlemeleri bu kadar yüksek olduğunda” riskin arttığını belirtiyor.

    Yönetimin yeniden yerleştirme hamlesi uzun vadede stratejik faydalar sağlayabilir. Ancak kısa vadede bir durgunluğu tetikleme riski taşıyor. Deutsche Bank, büyümenin %1’in altında kalmasını ve işsizlik oranının %5’e doğru yükselmesini bekliyor. Bu arada PCE enflasyonu %4’e fırlayabilir.

    ABD yönetiminin rotasını değiştirmeyi planladığına dair çok az işaret var. Bu nedenle belirsizliğin duyarlılık üzerinde baskı yaratmaya devam etmesi bekleniyor. Deutsche Bank şu sonuca varıyor: “Önümüzdeki birkaç gün nadiren bu kadar önemli olmuştur.”

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Almanya/Habeck: AB eğer birlikte hareket eder ise ABD’ye göre güçlü konumda

    Foreks – Almanya Ekonomi Bakanı Robert Habeck, Lüksemburg’daAB’li mevkidaşlarıyla yapacağı görüşmeler öncesinde yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği’nin ABD ile yaşadığı ticaret anlaşmazlığında güçlü bir pozisyona sahip olduğunu, ancak bunun için bloğun birlik içinde hareket etmesi gerektiğini söyledi.

    Habeck “Borsalar halihazırda çökmüş durumda ve hasar daha da büyük olabilir. Bu nedenle, açık, kararlı ve ihtiyatlı bir şekilde hareket etmek önemli. Bu da güçlü bir konumda olduğumuzun farkına varmak anlamına gelir. Amerika ise zayıf bir konumda. Eğer her ülke ayrı ayrı değerlendirilirse ve burada kırmızı şarapla, orada viski ve antep fıstığıyla ilgili bir sorunumuz varsa, o zaman her şey boşa gidecektir” dedi

  • PİYASAYA BAKIŞ-Euro talep görmeye devam ediyor

    Foreks – ING analisti Chris Turner, Euro’nun dolar karşısında geçen hafta ulaştığı yüksek seviyelerden gerilediğini ancak Başkan Trump’ın misilleme gümrük vergileri uygulama kararının ardından talep görmeye devam ettiğini söyledi.

    Turner’a göre Euro, dolara karşı likit bir alternatif olması ve Euro Bölgesi’nin gayrisafi yurtiçi hasılasının %3’ü oranındaki cari fazlası tarafından destekleniyor.

    “Euvro’nun karşısında duran ise Euro Bölgesi’nin açık ve ticarete dayalı bir ekonomi olması” diye konuşan Turner, “Bununla birlikte, iki yıllık swap oranı farkları dolar karşısında avro lehine daraldı. Bu durum Euro’nun 1,09$ civarında desteklenmesini sağlayacaktır” dedi.

  • PİYASAYA BAKIŞ- Danske, Euro’nun altı ay içinde 1,14 dolara yükselmesini bekliyor

    Foreks – Danske Bank analisti Frederik Romedahl Poulsen, Euro’nun zayıf ABD ekonomik görünümü ve Euro Bölgesi’ndeki mali teşvik planları nedeniyle dolar karşısındaki kazançlarını artırabileceğini öne sürdü.

    Poulsen, Başkan Trump’ın politika duruşunun yanı sıra ABD’de resesyon riskinin artmasının, ABD’nin yapısal büyüme görünümü üzerinde giderek artan bir baskı oluşturduğunu söyledi.

    “Enflasyona göre ayarlanmış ABD reel faiz oranı ile diğer ülkeler arasındaki fark daralabilir ve bu da dolara olan desteği azaltabilir” diye Poulsen, “Ayrıca ABD varlıklarından sermaye çıkışına dair erken ve net işaretler var. Euro tarafında, Avrupa’nın mali reform hamlesi duyarlılığı desteklemeye başlıyor” dedi.

    Danske, Euro’nun altı ay içinde 1,14 dolara yükselmesini bekliyor. 

  • PİYASAYA BAKIŞ-Citi’ye göre yatırımcı endişesi tarife risklerinden resesyon risklerine kaydı

    Foreks – Citi stratejistleri, yatırımcıların endişelerinin tarife risklerinden resesyon risklerine kaydığını ve son piyasa hareketlerinin saklanacak çok az yer olduğunu gösterdiğini ifade ettiler.

    Citi, Başkan Trump’ın gümrük tarifesi planlarının piyasaları ürküttüğünü ve Avrupa hisse senetlerinde önemli bir satış dalgasını tetiklediğini ve şu anda endekslerin düzeltme bölgesine girdikledini söyledi.

    Citi’ye göre, planlanan tarife seviyeleri Avrupa şirketlerinin kazanç büyümesi üzerinde yüzde 3 puanlık bir engel oluşturabilir. Kazanç büyümesi için konsensüs beklentiler %7 seviyesindeydi.

    Stratejistler, “Tarifeler daha anlamlı bir ekonomik yavaşlamaya yol açarsa, Avrupa hisse başına kar büyümesi bu yıl yatay veya aşağı gelebilir” değerlendrimesini de yapıtılar.

    Citi’ye göre bu yılki yatay kazanç büyümesi, hisse senetlerinde daha fazla düşüş için alan anlamına geliyor. Stoxx Europe 600 endeksi %5,5 düşüşle 469,05 seviyesine geriledi.

  • PİYASAYA BAKIŞ-AB eğer birlikte hareket eder ise ABD’ye göre güçlü konumda

    Foreks – Almanya Ekonomi Bakanı Robert Habeck, Lüksemburg’daAB’li mevkidaşlarıyla yapacağı görüşmeler öncesinde yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği’nin ABD ile yaşadığı ticaret anlaşmazlığında güçlü bir pozisyona sahip olduğunu, ancak bunun için bloğun birlik içinde hareket etmesi gerektiğini söyledi.

    Habeck “Borsalar halihazırda çökmüş durumda ve hasar daha da büyük olabilir. Bu nedenle, açık, kararlı ve ihtiyatlı bir şekilde hareket etmek önemli. Bu da güçlü bir konumda olduğumuzun farkına varmak anlamına gelir. Amerika ise zayıf bir konumda. Eğer her ülke ayrı ayrı değerlendirilirse ve burada kırmızı şarapla, orada viski ve antep fıstığıyla ilgili bir sorunumuz varsa, o zaman her şey boşa gidecektir” dedi

  • Erman Toroğlu: “Bu çakma Mourinho mu?”

    Sözcü spor müellifi Erman Toroğlu, Süper Lig’de oynanan Fenerbahçe – Trabzonspor müsabakasını köşesinde yorumladı.

    İşte Erman Toroğlu’nun o yazısı; 

    “FABRİKA AYARLARINA GERİ DÖNDÜ”

    “Mourinho bir ekip çıkardı, güya ‘Galatasaray maçında yanılgı bende değil bu futbolcularda’ der üzere. Lakin birinci yarıda kusurun futbolculardan olmadığını anladı. Sonra fabrika ayarlarına geri döndü. İstanbul’da üç büyüklerle oynuyorsanız ve birinci yarıyı da 1-0 önde kapattıysanız hangi ekip olursanız olun ikinci yarı birinci 15 dakikayı gol yemeden bitirmelisiniz şayet o alandan beraberlikle ya da galibiyetle ayrılacaksanız. Lakin ikinci yarı başladı, dakika bir gol bir. Trabzonsporlu oyuncunun çok acemice yaptığı bir penaltı. Konum net penaltı zira darbe çizginin üzerinde. Çizgiler de bulundukları alana dahil oldukları için Fenerbahçe birinci golü attı.”

    “TALISCA İŞİN HALİNİ DEĞİŞTİRDİ”

    Bu maç Fenerbahçe için o kadar kıymetliydi ki dün akşam alandan puan kaybıyla ayrılsa, sarı-lacivertli topluluk inanılmaz şeyler yaşayabilirdi. Talisca’nın girmesi işin rengini değiştirdi. Talisca çok kaliteli ve çok değişik bir oyuncu. Her an her şeyi yapabilir. Defans oyuncuları karşılarında Talisca üzere bir oyuncuyu istemezler. Zira adam geçiyor, şut atıyor, verkaç yapıyor, alan değiştiriyor. Adamda çok şey var. Gerçekten Fenerbahçe’nin de dün gece biçimini değiştirdi.

    “BU ÇAKMA MOURINHO MU?”

    “Fenerbahçe çok sıkıntı bir virajı ikinci 45 dakikada kolay döndü. Yalnız Mourinho’nun çıkardığı takım ve birtakım değişiklikler maalesef hala tartışılıyor. ‘Bu çakma Mourinho mu?’ diyenler bile var. Hem de Galatasaraylılar tarafından değil Fenerbahçeliler tarafından. Daha lig bitmedi çakma mı değil mi göreceğiz” 

  • Harden’dan imalı açıklama: “Clippers’ın başarısı ‘rollerin netleşmesiyle’ geldi”

    LA Clippers’ın yıldızı James Harden, ekibin bu dönem yakaladığı kimyanın, geçen yıla kıyasla rollerin daha netleşmesinden kaynaklandığını söylerken, eski ekip arkadaşı Paul George’a ince bir gönderme yaptı.

    “Bu farklı bir grup. Herkes rolünü biliyor ve her gece ne yapması gerektiğini net bir halde ortaya koyuyor. Dönemin başından beri bu bu türlü,” diyen Harden, akabinde şu sözleri kullandı:

    “Farklılık ne derseniz, yanıt şu: Takım. Siz de biliyorsunuz. Geçen yıl kimlerin takımda olduğunu hatırlıyorsunuz.”

    Bu açıklama, bilhassa Paul George’un yaz periyodunda Philadelphia 76ers ile anlaşarak ekipten ayrılmasının akabinde geldi. Geçtiğimiz dönem Clippers, Kawhi Leonard, Paul George, Harden, Russell Westbrook ve Norman Powell üzere yıldızlarla dolu olsa da, rollerin örtüşmesi ve sakatlıklar nedeniyle ahenk sağlanamamıştı.

    Clippers, All-Star ortasına 36-17’lik bir dereceyle girmişti. Lakin bilhassa Kawhi Leonard’ın sakatlığı sonrası istikrar kaybolmuş ve kadro, play-off’ların birinci tipinde Dallas Mavericks’e elenmişti.

    Bu dönem daha istikrarlı bir yapıya kavuşan Clippers, Batı’da 46-32 derecesiyle yedinci sırada yer alıyor.

  • Marcus Smart, Boston dönüşünde taraftarla tartıştı: “Çizgiyi aştı”

    Boston Celtics’in eski, şimdiki Washington Wizards oyuncusu Marcus Smart, Pazar günü Boston’da oynanan maçta bir Celtics taraftarıyla kelamlı tartışma yaşadı.

    Smart, Washington yedek kulübesine yönelik sataşmalarda bulunan taraftarın “çizgiyi aştığını” belirtti. Olay sonrası taraftar TD Garden’dan çıkarıldı.

    “Çizgiyi aştı. Hepimiz biliyoruz ki ben o çizgileri aşmam,” diyen Smart, Celtics’in Wizards’ı 124-90 mağlup ettiği maç sonrası konuştu. “Bu kente her şeyimi vermiş bir oyuncu olarak bu türlü bir karşılamayı kimse istemez.”

    Maçta Celtics, rakibi karşısında baştan sona üstünlük kurarken, son altı dakikaya 35 sayılık farkla girildiğinde Smart ile bir taraftar ortasında yaşanan tansiyon dikkat çekti. Smart, taraftarı güvenliğe göstererek ortamın daha da gerilmesini engellemeye çalıştığını belirtti.

    Smart, 2014 yılında Celtics tarafından draft edilmiş ve mesleğinin birinci dokuz yılını bu formayla geçirmişti. 2023 yazında Kristaps Porzingis’in Boston’a gelmesini sağlayan takasla Memphis Grizzlies’e gönderilmişti. Smart, Şubat ayında Wizards’a takaslandıktan sonra Boston’a birinci defa bu maçla döndü. Maçta forma giymeyen Smart, taraftarların “We want Marcus!” tezahüratlarıyla onurlandırıldı.

    “Geçmişe gittim,” diyen Smart, hislerini şöyle paylaştı: “Bu kentin sevgisi daima var. Benim tarafımdan da onlardan. Duygusal bir dönüş oldu. Fakat her anından keyif aldım. Bu kentte büyüdüm, çocukluktan adamlığa geçtim.”

    Maç sonrası eski grup arkadaşlarıyla uzun mühlet sohbet eden Smart, “Onlarla irtibatta kalmak hoş. Hakikaten birlikte büyüdük. Savaşlara girdik. Kan, ter, gözyaşı… Hatta birkaç oyuncu annemin cenazesine geldi. Basketboldan çok daha fazlası var ortamızda,” dedi.

  • Malone, Jamal Murray’nin play-off’lara yetişmesini umuyor

    Denver Nuggets başantrenörü Michael Malone, yıldız oyun kurucuları Jamal Murray’nin play-off’ların başında alanlara dönmesini umduğunu açıkladı.

    Malone’un bu açıklamaları, Action Network muhabiri Matt Moore aracılığıyla kamuoyuna yansıdı.

    28 yaşındaki Murray, 27 Mart’tan bu yana hamstring (arka uyluk) iltihabı nedeniyle forma giyemiyor. Murray’nin yokluğunda Nuggets, çıktığı beş maçta yalnızca bir galibiyet alırken, kadronun atak reytingi 118.8’den 114.1’e düştü.

    “Bu nitekim garip bir süreç oldu. Her gün ‘gün gün bakacağız’ deniyordu, sonra aniden artık ‘gün gün’ değil denmeye başlandı,” diyen Malone, oyuncusunun durumuna ait hayal kırıklığını lisana getirdi.

    Malone ayrıyeten durumun yalnızca bir tedbir olmadığını vurguladı: “Jamal hakikaten sakat. Bu yalnızca önlem değil, oynamayacak durumda. Şayet oynayabilecek olsa ve biz dikkatli davranıyor olsak, o öbür bir şey. Lakin durum bu değil.”

    Murray, dönem boyunca diz ve hamstring sakatlıklarıyla boğuşurken bir de dönem başında sarsıntı (beyin sarsıntısı) geçirdi. Bu dönem toplamda yalnızca 65 maçta forma giyebildi. Yeniden de istatistikleri etkileyici: Maç başına 21.6 sayı ve 6 asist, %47.6 saha içi isabeti, %39.6 üçlük ve %88.7 hür atış yüzdesiyle oynuyor. Şubat ortasında Portland karşısında 55 sayıyla meslek rekorunu kırmıştı.

    Nuggets, Batı Konferansı’nda dördüncü sıradaki Golden State Warriors’ın sırf bir galibiyet önünde yer alıyor.

  • Heyelan nedeniyle kapanan Taşatan yolu açıldı

    Heyelan nedeniyle kapanan Taşatan yolu açıldı
    Antalya Büyükşehir Belediyesi, heyelan nedeniyle kapanan Taşatan Yolu’nu gece yaptığı
    çalışmayla ulaşıma açtı.
    Antalya Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Alanya ekipleri, hafta
    sonu etkili olan şiddetli yağış ve fırtına nedeniyle bozulan yollardaki bakım onarım
    çalışmalarını sürdürüyor. Yağışlar nedeniyle Taşatan Yolu’nda heyelan meydana geldi.
    Büyük kaya ve taşların yola düşmesiyle yol trafiğe kapandı. Haber alır almaz gece olay
    bölgesine giden Alanya Kırsal ekipleri iş makinesiyle yoldaki kaya taş ve toprağı yoğun bir
    çalışmanın ardından temizlendi. Çalışmanın ardından yol güvenli hale getirilerek tekrar
    trafiğe açıldı.

     

     

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Ege Üniversitesi, Pediatrik Toroskopi alanında dünyaca ünlü cerrahları ağırladı

    Ege Üniversitesi, Pediatrik Toroskopi alanında dünyaca ünlü cerrahları ağırladı

     Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ege Üniversitesi Deney Hayvanları Uygulama ve Araştırma Merkezi, Ege Üniversitesi Medya Uygulama ve Araştırma Merkezi, Türkiye Çocuk Cerrahları Derneği, European Pediatric Surgeons’ Association (EUPSA), European Society of Paediatric Endoscopic Surgeons (ESPES) ve International Pediatric Endosurgery Group (IPEG) iş birliğinde  “Ege Üniversitesi Uluslararası İleri Düzey Pediatrik Toroskopi Çalıştayı” gerçekleştirildi.

    Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı ev sahipliğinde gerçekleştirilen çalıştaya çocuk cerrahisi alanında dünya çapında tanınan uzman isimler katıldı. Sağlık ve bilim iletişimi alanındaki başarılı çalışmalarıyla dikkat çeken Ege Üniversitesi Medya Uygulama ve Araştırma Merkezi (EGEMM) tarafından “Ege Üniversitesi Uluslararası İleri Düzey Pediatrik Toroskopi Çalıştayı” kapsamında eş zamanlı ameliyatların yer aldığı programın canlı yayınını başarıyla yapıldı.

    Çalıştayın koordinatörlüğünü Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zafer Dökümcü üstlendi. Çalıştay kapsamında, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı 1 ve 4 numaralı ameliyathanelerinde aynı anda gerçekleştirilen cerrahi girişimler,  Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Muhiddin Erel Amfisindeki katılımcılara canlı olarak aktarıldı.

    “Dünya çapında cerrahlar deneyimlerini paylaştı”

    Çalıştaya, çocuk cerrahisi alanında dünya çapında tanınan uzman isimler katıldı. Çalıştay kapsamında; Dr. Dariusz Patkowski, Dr. Steven Rothenberg, Dr. Arnaud Bonnard ve Dr. Satoshi Ieiri gibi alanında uzman ünlü hekimler, ameliyatlarını başarıyla gerçekleştirdi.

     

     

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Doğuş Çay’ın ‘Ali Sunal’lı 5’inci reklam filmi yayında!

    Doğuş Çay’ın ‘Ali Sunal’lı 5’inci reklam filmi yayında!

     

    Türkiye’nin en büyük özel sektör çay üreticisi Doğuş Çay, sevilen oyuncu Ali Sunal’ın oynadığı 5’inci reklam filmini yayınladı. Yapımcılığını Shortcut Production’ın üstlendiği ve ‘Çayın Güzelinin Peşindeyiz!’ sloganıyla yayınlanan reklam filminde markette tüketicilerin karşısına çıkan Sunal, bu kez çocukların ‘Neden Doğuş Çay?’ sorusunu markanın Türk damak tadına uyan lezzeti, ideal rengi ve kendine özgü kokusunu vurgulayarak yanıtlıyor. Doğuş Çay, aynı dönemde hazırladığı 2 kısa filmde ise sözü bu kez, Ali Sunal’ın izinden giderek markete gelen Doğuş Çay tiryakilerine veriyor

     

     

    Türkiye’nin en büyük özel sektör çay üreticisi olan ve sektörde bu yıl 40’ıncı yılına giren Doğuş Çay, yeni reklam filmiyle tüketicilerin karşısına çıktı. Sevilen oyuncu Ali Sunal ile marka yüzü olarak anlaşarak bugüne kadar bir dizi reklam filmine imza atan Doğuş Çay, kampanyalara gelen yoğun ilgiyle birlikte kendisinin rol aldığı 5’inci ve son reklam filmini tüketicilerle buluşturdu. 

    Çayın güzelinin peşine düşen Sunal, bu kez markette

     

    Ünlü oyuncu Ali Sunal’ın bu kez markette Doğuş Çay standını ziyaret ettiği ve burada çocukların ilgisiyle karşılaştığı reklam filminin yapımcılığını Shortcut Production, yönetmenliğini ise Levent Onan üstlendi. ‘Çayın Güzelinin Peşindeyiz!’ sloganıyla yayınlanan reklam filminde Sunal, çocukların “Neden Doğuş Çay?” sorusunu “Önce rengine bakacaksın; sonra koklayacaksın, yudumlayacaksın”şeklinde yanıtlayarak markanın Türk damak tadına uyan lezzeti, ideal rengi ve kendine özgü kokusuna duyduğu bağlılığı yansıtıyor.

    Sunal’ın doğallığı ve samimi enerjisiyle çayın güzelinin peşine düştüğü lezzet yolculuğu ise yeni değil. Daha önce rol aldığı Doğuş Çay’ın reklam filminde lezzet yolculuğuna çay bahçelerinde başlayan Sunal, seri boyunca sırayla Doğuş Çay’ın Rize’deki fabrikasını ziyaret etmiş, ardından evinde arkadaşlarına da çay demleyerek kendisi gibi Doğuş Çay tiryakileriyle bir araya gelmişti. Sunal’ın yolculuğunun son durağı olan yeni reklam filmi, öncekiler gibi yoğun ilgi gördü. 

    Sözü Doğuş Çay tiryakilerine bırakan 2 kısa film de beğenildi

    Doğuş Çay’ın reklam serisinde Ali Sunal’lı reklamların hemen ardından hazırlanan 2 kısa film de aynı dönemde yayınlanarak izleyicilerin beğenisini kazandı. “Söz şimdi de Doğuş Çay tiryakilerinde!” sloganıyla yayınlanan bu kısa filmlerde;tıpkı Ali Sunal gibi markette Doğuş Çay standının önünde izleyicilerin karşısına çıkan iki çay sever, “Her pakette aynı kaliteyi istiyorum” ve “Ben Doğuş Çay diyorum,çay bizim kırmızı çizgimiz” diyerek markayla ilgili beğenilerini paylaşıyor.

     

     

    Reklam Filmi Künyesi:

     

    Marka: Doğuş Çay

    Yaratıcı Ajans: Kemal BAŞ

    Yapım Evi: Shortcut Production

    Post Prodüksiyon: IPD Post Production

    Yönetmen: Levent ONAN

    Görüntü Yönetmeni: Veli KUZLU

    Müzik & Ses Dizaynı: Elec-Trip Jingles

    Pazarlama Direktörü: Harika KARAKAN BATALLI

    Pazarlama Müdürü : Mustafa DARAL

     

     

     

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • ‘Oklahoma City Saldırısı: Amerika’da Bir Gün’ 

    ‘Oklahoma City Saldırısı: Amerika’da Bir Gün’ 

    Art Arda Yayınlanacak 3 Bölümüyle 8 Nisan Cuma 20.00’de National Geographic Ekranlarında!

     

    19 Nisan 1995’te Oklahoma City, ABD tarihinin en yıkıcı terör saldırılarından biriyle sarsıldı. Alfred P. Murrah Federal Binası’na yapılan ve tüm ülkeyi derinden etkileyen saldırıda 168 can kaybı yaşanırken yüzlerce kişi de yaralandı. Saldırının 30. yılında, ‘Oklahoma City Saldırısı:  Amerika’da Bir Gün’, belgesel serisi, o kara günü bizzat yaşayanların gözünden aktarıyor. Hayatta kalanlar, ilk müdahale ekipleri ve bölge sakinleri, bu acı olayla ilgili cesaret dolu hikâyelerini paylaşıyor.

     

    “Oklahoma City Saldırısı: Amerika’da Bir Gün”, art arda yayınlanacak üç bölümüyle 8 Nisan Cuma günü saat 20.00’de National Geographic ekranlarında izleyicilerle buluşuyor.

     

    Bilimin, keşfin ve hikâye anlatımının gücüne inanarak 130 yılı aşkın bir süredir dünyanın en güvenilir markalarından biri olmayı sürdüren National Geographic’in birbirinden iddialı yapımlarını D-Smart, Digiturk ve TOD, KabloTV, S Sport Plus, Tivibu ve TV+ platformlarından izleyebilirsiniz.

     

     

     

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Halk Ekmek Fabrikası çalışanlarına iş sağlığı ve güvenliği eğitimi

    Halk Ekmek Fabrikası çalışanlarına iş sağlığı ve güvenliği eğitimi
    Antalya Büyükşehir Belediyesi iştiraki EKDAĞ A.Ş. Halk Ekmek Fabrikası çalışanlarına
    güvenli ve hijyenik iş ortamı sağlamak amacıyla eğitim programı düzenlendi.
    Büyükşehir Belediyesi’nin Döşemealtı ilçesinde bulunan EKDAĞ Halk Ekmek Fabrikası
    çalışanlarına iş sağlığı ve güvenliği önlemleri eğitimi düzenledi. İş Güvenliği Uzmanı
    İsmail Polat Rahat, iş kazalarının önlenmesi, hijyen şartlarına uyum, havalandırma ve toz
    kontrolü eğitimi, kişisel koruyucu donanım, statik elektrik ve kıvılcım önlemleri ve un tozu
    riskleri başlıkları altında kapsamlı bir eğitim verdi. Eğitimde; iş güvenliğinin sağlanması ve
    çalışanların iş kazalarına yönelik bilinçlenmesi için tesise özel alınan tedbirler, periyodik
    kontroller, acil durum tatbikatları ve personellerin alması gereken koruyucu önlemler
    anlatıldı.
    ÖNCELİĞİMİZ HER ZAMAN CAN GÜVENLİĞİ
    Halk Ekmek fabrikasındaki eğitimlere personeliyle birlikte katılan EKDAĞ A.Ş Genel
    Müdürü Ahmet Aydın, halk sağlığını ve çalışanların güvenliğini korumaya yönelik tüm yasal
    düzenlemelere uyum sağlamakta olduklarını ve en iyi uygulamaları hayata geçirdiklerini
    belirtti. Aydın, “Halk Ekmek fabrikamızda gıda mühendislerimiz sürekli denetimlerini
    yapmaktadır. Belirli aralıklarla bütün EKDAĞ tesislerimizde iş sağlığı ve güvenliği eğitimi
    ile acil durum eğitimlerini verdiriyoruz. Hem çalışanlarımızın, hem de Antalyalı
    vatandaşlarımızın can güvenliği için tesislerimizde olası kazalar için ilk yardım ve acil
    müdahale personeli de yetiştiriyoruz” dedi.

     

     

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Gebze Ultra Trail’ine başvurular başladı

    Gebze Ultra Trail’ine başvurular başladı

    KOCAELİ (İGFA) – Kocaeli Gebze Ultra Trail için kayıtlar başladı. Gebze Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenen ve geleneksel hale dönüşen Uluslar Arası Gebze Ultra Trail’i için sporcu başvuruları başladı.

    Bu sene 4.’sü Denizli Gölet’inde düzenlenecek Uluslar Arası Gebze Ultra Trail’i 10 K Osman Hamdi Bey, 27 K Hannibal, 51 K Fatih Sultan Mehmet Han kategorilerinde koşulacak. Her sene farklı ülkelerde yüzlerce sporcunun dereceye girebilmek için mücadele ettiği Uluslar Arası Gebze Ultra Trail’ine başvurular https://apphurra.com/etkinlik/gebze-ultra-trail-2025 adresi üzerinden alınacak.

  • BUDO’nun bugünkü seferleri iptal edildi

    BUDO'nun bugünkü seferleri iptal edildi

    BURSA (İGFA) – Bursa Deniz Otobüsleri (BUDO) resmi internet sitesinden seferlerin iptal edildiğini duyurdu.

    Buna göre, Bursa (Mudanya)-İstanbul (Eminönü/Sirkeci) ve Bursa-Armutlu (İhlas) hattında karşılıklı gerçekleştirilmesi planlanan seferleri olumsuz hava koşulları nedeniyle yapılamayacak.

    07.04.2025 12:55 tarihindeki Armutlu (İhlas) – Bursa (Mudanya) seferi olumsuz hava koşulları nedeniyle iptal edilmiştir.

    07.04.2025 16:00 tarihindeki Bursa (Mudanya) – İstanbul (Eminönü/Sirkeci) seferi olumsuz hava koşulları nedeniyle iptal edilmiştir.

    07.04.2025 16:30 tarihindeki İstanbul (Eminönü/Sirkeci) – Bursa (Mudanya) seferi olumsuz hava koşulları nedeniyle iptal edilmiştir.

    07.04.2025 19:00 tarihindeki Bursa (Mudanya) – İstanbul (Eminönü/Sirkeci) seferi olumsuz hava koşulları nedeniyle iptal edilmiştir

    07.04.2025 19:30 tarihindeki İstanbul (Eminönü/Sirkeci) – Bursa (Mudanya) seferi olumsuz hava koşulları nedeniyle iptal edilmiştir.

  • Trump’ın geniş kapsamlı tarifeleri Euro Bölgesi’ni 2025 ortasına kadar durgunluğa itecek: BCA

    Investing.com — Euro Bölgesi, 2025 yılının ortalarına kadar hafif bir durgunluğa doğru ilerliyor. Bu durgunluğun nedeni, zaten kırılgan olan ekonomik ortamı daha da derinleştiren ABD’nin geniş kapsamlı tarifeleri.

    BCA Research analistlerine göre, Başkan Donald Trump tarafından getirilen son ticaret önlemleri kurumsal kârları kötüleştirecek. Ayrıca sermaye yatırımlarını bastıracak ve bölge genelinde duyarlılığı daha da aşındıracak.

    Yeni tarifeler, ABD’nin genel tarife oranını 1910’dan bu yana en yüksek seviye olan yüzde 22’ye çıkarıyor. Sanayi üretimi, perakende duyarlılığı ve sermaye harcama planları zaten zayıflamakta olan Euro Bölgesi için bu şok özellikle şiddetli olacak.

    BCA, tarifelerin Avrupa ihracatçılarını doğrudan etkileyeceğini belirtiyor. Özellikle tarifelerin yüzde 25’e ulaştığı otomotiv sektörü bundan etkilenecek.

    BCA, Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü’nün modellemesine atıfta bulunarak, bu ölçekteki tarifelerin büyümeyi Almanya’da 0,25, Fransa’da 0,12 ve İtalya’da 0,15 puan azaltabileceğini belirtiyor.

    Gerçek tarife oranı modellenenden biraz düşük olsa da, daha yüksek küresel ticaret engelleri ve belirsizlik ortamı, ekonomik zararın karşılaştırılabilir olacağını gösteriyor.

    Baskıyı artıran bir diğer faktör ise Çin’in ihracat yeniden tahsisidir. Şu anda yüzde 64’e kadar yükselen ABD tarifelerine yanıt olarak, Çinli üreticilerin sevkiyatlarını Avrupa’ya yönlendirmeleri muhtemel.

    Bu durum, 2018-2019 ABD-Çin ticaret savaşını yansıtıyor. O dönemde benzer bir yönlendirme Euro Bölgesi’nde deflasyonist etkileri tetiklemişti. BCA, Avrupa’nın ekonomik kırılganlıklarını daha da artıracak benzer bir senaryonun tekrarlanmasını bekliyor.

    Yatırımcı duyarlılığı da baskı altında. Kâr tahminleri aşağı yönlü revize ediliyor, marjlar daralıyor ve sermaye harcama planları her yerde kesiliyor.

    BCA, bunun daha geniş bir yatırım geri çekilmesini tetikleyeceği ve önümüzdeki çeyreklerde GSYİH büyümesini negatif bölgeye sürükleyeceği konusunda uyarıyor.

    Buna yanıt olarak, Avrupa çok yönlü bir politika planını devreye sokuyor. İlk olarak, mali destek artırılıyor.

    Almanya, önümüzdeki iki yıl boyunca yıllık GSYİH’nin yüzde 1’i değerinde teşviki hızlandırıyor. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ise ek harcamaları finanse etmek için ortak tahvil ihracı çağrısında bulundu.

    İkinci olarak, Avrupa Merkez Bankası’nın mevduat faizini yüzde 2’nin altına düşürmesi ve niceliksel genişlemeyi yeniden başlatması bekleniyor. Enflasyon beklentileri sabit kalıyor ve çıktı açığı genişliyor. Bu durum, AMB’ye fiyat istikrarını riske atmadan harekete geçme alanı veriyor.

    Politika yapıcılar bunu COVID-19 krizine benzer şekilde dışsal bir şok olarak değerlendiriyor. Mali tepkiyi engellemek yerine kolaylaştırmaları bekleniyor.

    Üçüncü olarak, AB ticari bağlarını ABD’den uzaklaştırmaya çalışıyor. Kanada, Latin Amerika ve Birleşik Krallık ile görüşmeler beklenirken, İsviçre ve Norveç ile bağların derinleşmesi planlanıyor.

    Bu ilişkiler ABD ticaretindeki dalgalanmaları hemen dengeleyemese de, uzun vadeli tamponlar olarak görülüyor.

    Dördüncü bir yanıt muhtemelen misillemeyi içerecek. AB şu anda Washington ile diyalog peşinde olsa da, BCA kararlılığı göstermek ve daha fazla ticari tırmanışı engellemek için ölçülü karşı tarifelerin uygulanmasını bekliyor.

    Beşinci ve en önemli eksen yapısal: Tek Pazar’ı tamamlamak. IMF, AB içindeki tarife dışı engellerin mallarda yüzde 44, hizmetlerde yüzde 110 tarifesine eşdeğer olduğunu tahmin ediyor.

    AB, bu verimsizlikleri ele alarak ölçeği iyileştirmeyi, yatırımı artırmayı ve verimliliği yükseltmeyi amaçlıyor. Sermaye piyasaları birliğine doğru itme de aciliyet kazanıyor. Bu, Ar-Ge ve inovasyon için kritik olan banka dışı finansmanı genişletecek.

    Bu girişimler bir durgunluğu önlemek için yeterince hızlı gelmese de, BCA bunların darbeyi hafifletmeye yardımcı olacağını söylüyor. Özel sektör likiditesi, euronun tanıtımından bu yana en yüksek seviyesinde ve bankalar güçlü durumda. Bu koşullar, durgunluk sırasında bir tampon sunuyor.

    Yatırım cephesinde, BCA yakın vadede temkinli bir yaklaşım öneriyor. Savunmacı sektörler ve tahviller, hisse senetleri ve döngüsel sektörlere göre tercih ediliyor.

    Büyüme yavaşladıkça ve kârlar düştükçe, kazanç düşüşlerinin 2018 ticaret savaşında görülen yüzde 14’lük düşüşe benzer şekilde daha fazla hisse senedi düşük performansına yol açması bekleniyor.

    Bununla birlikte, BCA uzun vadede iyimser kalıyor. Onlara göre, Avrupa hisse senetleri aşırı risk fiyatlandırıyor.

    Mali destek devreye girdikçe ve entegrasyon derinleştikçe, verimlilik ve kurumsal kazançlarda bir toparlanma takip etmeli. Entegrasyonun kilit faydalanıcıları olarak görülen bankalar ve telekomünikasyon şirketleri, dalgalanma azaldıktan sonra bir sonraki yükselişe öncülük etmek için konumlanmış durumda.

    Sabit gelirde, Avrupa tahvilleri, özellikle İspanya ve Fransa tarafından ihraç edilenler, cazip olmaya devam ediyor.

    İspanyol tahvilleri sağlam temeller ve düşük risk sunarken, Fransız OAT’leri daha yüksek getiriler ve likidite sağlıyor. Bu da onları beklenen AMB politika gevşemesi üzerine potansiyel bir yüksek beta ticareti haline getiriyor.

    Euro da düşük değerli görülüyor ve adil değerine göre yüzde 18 iskontolu işlem görüyor. Son dönemdeki güç temellerden önde gidiyor olsa da, BCA küresel sermaye ABD varlıklarından uzaklaşmaya başlarsa bundan faydalanacağını söylüyor.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • CATL, Nio’nun güç biriminde çoğunluk hissesi almak için görüşmelerde

    Investing.com — Reuters bugün, Çinli batarya devi CATL’nin, Çin genelinde 3.000’den fazla batarya değiştirme istasyonu işleten Nio’nun güç biriminde kontrol hissesi satın almak için görüşmeler yürüttüğünü bildirdi.

    Bu hamle, CATL’nin Mart ayında Nio Power’a maksimum 2,5 milyar yuan (342 milyon dolar) yatırım yapacağını açıklamasının ardından geliyor.

    Bununla birlikte, Nio Power’ın 2024’teki bir fon toplama turunda 10 milyar yuanın üzerinde değerlendirildiği belirtildi.

    Bu potansiyel anlaşmanın kesin detayları ve sonuçları şu anda açıklanmamış durumda.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Ticaret savaşı tırmanışının Avustralya ve Yeni Zelanda üzerindeki potansiyel etkisi – Capital Economics

    Investing.com — Avustralya ve Yeni Zelanda, küçük imalat sektörleri ve ABD’ye minimum ihracatları nedeniyle, devam eden küresel ticaret anlaşmazlıklarından nispeten az etkilendi.

    Bu nedenle Capital Economics, Avustralya Merkez Bankası’nın (RBA) faiz oranlarını sadece 50 baz puan düşüreceği tahminini koruyor. Ancak ticaret savaşı şiddetlenirse, bu ülkeleri çeşitli kanallar aracılığıyla etkileyebilir ve daha agresif politika ayarlamalarına yol açabilir.

    Avustralya ve Yeni Zelanda ekonomileri, küresel ticaret savaşının son dönemdeki şiddetlenmesinden en az etkilenen ülkeler arasında yer alıyor. Bu ülkelerin imalat sektörleri diğer gelişmiş ekonomilere göre önemli ölçüde daha küçük. İhracatlarının çoğu Asya-Pasifik ülkelerine yönelik olup ABD talebine bağımlılıkları düşük seviyede.

    Hem Avustralya hem de Yeni Zelanda, Avustralya’nın ABD ile ticaret açığı ve Yeni Zelanda’nın küçük ticaret fazlası nedeniyle sadece standart %10’luk karşılıklı tarife uygulamasına tabi tutuldu. Ayrıca Avustralya ve Yeni Zelanda doları, geçen haftadan bu yana ABD doları karşısında ve ticaret ağırlıklı olarak önemli ölçüde zayıfladı. Bu durum, bu para birimlerinin her zamanki şok emici rollerini yerine getirdiğini gösteriyor.

    Capital Economics, Başkan Trump’ın önümüzdeki aylarda birçok ülkeyle anlaşmalar yapacağını ve karşılaştıkları tarifeleri %10-20’ye düşüreceğini öngörüyor. Bununla birlikte, Trump’ın uzlaşmayı reddetmesi ve bunun ciddi bir resesyona yol açması olasılığı da mevcut. Küresel ticaret savaşının daha da tırmanmasının Avustralya ve Yeni Zelanda’yı etkileyebileceği üç ana yol var.

    İlk olarak, karşılıklı tarifelerden en çok etkilenen ekonomilerden gelen talebi etkileyebilir. Çin, geçen yıl Yeni Zelanda’nın ihracatının %27’sini ve Avustralya’nın %35’ini oluşturarak her iki ülkenin de en önemli ticaret ortağı konumunda.

    Buna rağmen, Capital Economics Çin üzerindeki ekonomik etkinin GSYİH’nin %0,5-%1’i oranında yönetilebilir olacağını öngörüyor. Yine de her iki ülkenin ihracatının yaklaşık yarısı, cezalandırıcı karşılıklı tarifelerden daha ciddi darbeler alabilecek diğer Asya ekonomilerine gidiyor.

    İkinci olarak, daha düşük emtia fiyatları bu ekonomileri etkileyebilir. Madencilik Avustralya’da üretimin büyük bir kısmını (%12) oluştursa da, düşük emtia fiyatlarının ekonomi üzerindeki etkisi çoğu kişinin düşündüğünden daha küçük.

    Demir cevheri ve kömür fiyatlarındaki düşüşün madencilik firmalarının kârlarını etkileme potansiyeline rağmen, madencilik yatırımları halihazırda GSYİH’nin düşük bir seviyesi olan %2,7’sinde olduğundan, sermaye harcamaları muhtemelen önemli ölçüde azalmayacak. Buna karşılık, Yeni Zelanda’nın emtia ihracatı ağırlıklı olarak tarım ürünlerinden oluşuyor ve daha düşük çıktı fiyatları muhtemelen çiftçilerin yatırımlarının azalmasına yol açabilir.

    Son olarak, artan belirsizlik iş dünyası güvenini olumsuz etkileyebilir. Akademik bir tahmine göre, Avustralya’daki ekonomik politika belirsizliği, ABD’deki kadar olmasa da önemli ölçüde artarak Mart ayında rekor seviyeye ulaştı.

    Belirsizlikteki önceki artışlar, iş koşulları ve yatırımlar üzerinde sadece geçici bir etki yaratmıştı. Ancak ticaret savaşının tırmanması, Avustralya ekonomisi için daha ciddi sonuçlar doğurabilir.

    Capital Economics, ABD tarifelerinin önümüzdeki aylarda biraz azaltılacağına inanıyor. Bu da RBA’nın panik yapmasına gerek olmadığını gösteriyor. Banka, Mayıs ve Ağustos toplantılarında 25’er baz puanlık iki faiz indirimiyle politika ayarlarını nötr seviyeye döndüreceği tahminini koruyor.

    Bununla birlikte, ticaret savaşı daha da tırmanırsa, finansal piyasaların önümüzdeki yıl için fiyatlandırdığı 100 baz puanlık gevşeme olası bir senaryo olabilir.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • UİB martta yüzde 8,5’lik artışla 3,6 milyar dolar ihracat yaptı

    Foreks – Türkiye’nin Genel Sekreterlik bazında en fazla ihracat yapan ikinci birliği olan Uludağ İhracatçı Birlikleri’nin (UİB) mart ayı ihracatı yüzde 8,5’lik artışla, 3 milyar 638 milyon 367 bin dolar olarak gerçekleşti.

    UİB’in 2025 Mart ayı ihracat rakamları açıklandı. Mart ayındaki ihracatı 3,6 milyar dolar olan UİB’in, yılın ilk çeyreğindeki ihracat tutarı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,5 oranında artarak 9 milyar 823 milyon 265 bin dolar olarak gerçekleşti. Rakamları değerlendiren UİB Koordinatör Başkanı Baran Çelik, “Dünya ticaretinde korumacı politikaların öne çıktığı global ekonomik gelişmelere rağmen, Birliklerimizin ve Üyelerimizin yoğun çalışmaları ile UİB olarak ihracatımızı artırarak sürdürüyoruz. Çalışmalarımıza aralıksız devam edeceğiz” dedi.

    OİB’in ihracatı mart ayında 3,1 milyar dolar

    Mart ayında ihracatını geçen yılın mart ayına göre yüzde 12,4 oranında artarak 3 milyar 113 milyon 240 bin dolar olarak gerçekleştiren Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nin (OİB), Ocak-Mart dönemi ihracatı da önceki yılın ilk çeyreğine göre yüzde 6.3 oranında artarak 8 milyar 359 milyon 638 bin dolar olarak açıklandı.

    UTİB’in ihracatı martta 107,6 milyon dolar oldu

    Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB), Mart ayında 107 milyon 655 bin dolar ihracata imza attı. UTİB’in yılın ilk çeyreğindeki ihracatı ise 309 milyon 501 bin dolar olarak gerçekleşti.

    UHKİB’ten martta 76 milyon dolar ihracat

    Mart ayı ihracatı 75 milyon 993 bin dolar olan Uludağ Hazır giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin (UHKİB), Ocak-Mart ayları arasındaki ihracatı ise 203 milyon 432 bin dolar seviyelerinde gerçekleşti.

    UMSMİB’in ihracatı mart ayında 25,7 milyon dolar

    Mart ayında, 25 milyon 742 bin dolar ihracat yapan Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği (UMSMİB), yılın ilk çeyreğindeki ihracatı ise 69 milyon 19 bin dolar ihracat gerçekleştirmiş oldu.

    UYMSİB’ten martta 13,4 milyon dolarlık ihracat

    Mart ayında, yüzde 11 artarak 13 milyon 439 bin dolar ihracat gerçekleştiren Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB), Ocak-Mart ayları arasında 39 milyon 127 bin dolar seviyelerinde dış satışa imza attı.

  • Polonya/Baranowski: Ticaret savaşının kazananı olmayacağı çok açık

    Foreks – Polonya’nın ekonomik kalkınmadan sorumlu bakanı Michal Baranowski yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Trump’ın geçen hafta açıkladığı gümrük vergilerindeki keskin artışın, Büyük Buhran’ın ve onu takip eden siyasi aşırılığın tekrarlanması riskini taşıdığı uyarısında bulundu. 

    Lüksemburg’da Avrupa Birliği ticaret bakanları toplantısına başkanlık eden Michal Baranowski, “Kazanan olmayacağı çok açık” dedi. 

    Gümrük tarifelerindeki artışın son yüzyılın en büyük artışı olduğunu söyleyen Baranowski, bu hamlelerin küresel ekonomik daralmayı daha da kötüleştirdiğini ve milliyetçilik ve çatışmaların artmasına yol açtığını belirterek, “Tehlikede olan şey budur ve umarım hepimiz tarihten ders alırız” dedi. 

    Baranowski, Trump’ın hamlelerine AB’nin vereceği yanıtı tartışmanın yanı sıra, bakanların AB işletmelerini Çinli ve diğer şirketlerin “potansiyel dampinginden” korumaya yönelik tedbirleri de görüşeceklerini söyledi.

  • Avrupa hisseleri küresel gümrük vergisi krizinin derinleşmesiyle %5 değer kaybetti

    Foreks – Avrupa hisse senetleri Pazartesi günü keskin bir düşüş yaşayarak, ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük tarifeleri rejimine ilişkin son açıklamalarının ardından geçen hafta başlayan küresel piyasa çöküşünü derinleştirdi.

    Pan-Avrupa Stoxx 600 %5.2 düşerken, tüm sektörler ve büyük borsalar önemli kayıplar yaşadı. Almanya’nın DAX endeksi %5,6 düşerek seans başındaki %10’luk kaybından bir miktar toparlandı.

    Cac-40  yüzde 5,6 gerilerken, FTSE 100 endeksi de yüzde 4,44 düştü.

    Geçtiğimiz hafta bölgesel Stoxx 600 endeksi %8,4’lük bir kayıpla son beş yılın en kötü haftasını geçirdi. Geçtiğimiz on yılda Stoxx 600 sadece 2020’de Covid-19 pandemisinin başlangıcında daha kötü bir performans sergiledi.

  • Beşiktaş, üçüncülük için kritik virajda!

    Ziraat Türkiye Kupası’na çeyrek finalde Göztepe’ye 3-1 yenilerek veda eden Beşiktaş, ligde yoluna üçüncülük maksadıyla devam ediyor.

    Hafta ortasında yaşanan şokun akabinde, siyah-beyazlılara Samsunspor’dan yeterli haber geldi. Karadeniz temsilcisinin Antalyaspor’a mağlup olmasıyla birlikte Beşiktaş, Kasımpaşa müsabakası öncesi kıymetli bir fırsat yakaladı.

    Trendyol Muhteşem Lig’in 30. haftasında Burak Yılmaz’ın çalıştırdığı Kasımpaşa’ya konuk olacak siyah beyazlılar, kazanması halinde hem kupadaki yenilgiyi unutturacak hem de maç eksiğine karşın Samsunspor’la ortasındaki puan farkını teğe indirecek.

    “BU MAÇI KAZANMAK ZORUNDAYIZ”

    Teknik Yönetici Ole Gunnar Solskjaer, Göztepe maçı sonrası yaptığı açıklamada Avrupa hedefi için ligde kalan haftalarda üçüncülüğe odaklandıklarını belirtmişti. Norveçli çalıştırıcı, Kasımpaşa çabası öncesi oyuncularına da “Bu maçı kazanmak zorundayız” vurgusu yaptı.

    SOLSKJAER İKİ DEĞİŞİKLİĞE GİDECEK

    Solskjaer, Göztepe maçındaki takımdan iki değişikliğe giderek kalede yine Mert’e, savunmada ise Paulista’ya forma verecek. Ersin ve Tayyip Talha ise kulübeye çekilecek. 

  • Bursa’da mobilya fabrikası 35 personel alacak

    Bursa'da mobilya fabrikası 35 personel alacak

    BURSA (İGFA) – Bursa’da İnegöl Belediyesi’nin 2018 yılı Kasım ayında iş arayan vatandaşlar ve işverenleri buluşturabilmek adına kurduğu İstihdam Merkezi, üretim merkezi İnegöl’ün istihdamına katkı sağlamaya devam ediyor. Bu kapsamda bir yandan iş arayan vatandaşları havuzunda toplayıp bir yandan da eleman arayan firmalarla iletişimini sürdürerek doğru işe doğru kişiyi yönlendirme görevi üstlenen İnegöl Belediyesi İstihdam Merkezi, Türkmen Mobilya firmasında çalışacak personel alımı için yeni bir iş duyurusu paylaştı.

    FARKLI BÖLÜMLERDE İSTİHDAM EDİLECEK 35 KİŞİ ALINACAK

    İnegöl Belediyesi İstihdam Merkezinden yapılan açıklamada, Türkmen Mobilya firmasında çalışmak üzere personel alımı yapılacağı duyuruldu.

    Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “İstihdam Merkezimizle iş birliği yapan Türkmen Mobilya firması, İnegöl’de bulunan fabrikada farklı bölümlerde çalışacak usta ve vasıfsız personel alımı yapacak. Aranan genel şartlarda başvuracak kişilerin 18-45 yaş arasında olması gerektiği ifade edildi. Hafta sonları tatil olan firmada çalışma saatleri 08.00-18.00 olarak ifade edildi.

    Aranan personeller ise şöyle sıralanıyor: Vasıfsız personeller; baza döşeme personeli 6 kişi erkek, yardımcı kaynakçı 2 kişi erkek, yardımcı kumaş kesim-dikiş personeli 4 kişi kadın/erkek, meydancı 7 kişi erkek. Usta personeller; kaynakçı 2 kişi erkek, elektro statik boya operatörü 1 kişi erkek, yatak kenar kapama makinesi operatörü 2 kişi erkek, ful kapitone makine operatörü 3 kişi kadın/erkek, kumaş kesim operatörü 2 kişi kadın/erkek, dikiş operatörü 3 kişi kadın, tek kafa kapitone makine operatörü 1 kişi kadın, forklift operatörü 1 kişi erkek, nakış operatörü 1 kişi erkek personel olmak üzere toplam 35 personel alınacak.

    BAŞVURULAR 09 NİSAN ÇARŞAMBA GÜNÜ ALINACAK

    “Türkmen Mobilya firması personel alımı için başvurular 09 Nisan Çarşamba günü 14.00’da İnegöl Belediyesi Yeni Hizmet Binası zemin katındaki çok amaçlı salonda alınacak. Yapılacak alımla ilgili detaylı bilgi almak isteyen vatandaşlar 153 hatları üzerinden ve 0 224 715 10 10 Nolu telefondan İnegöl Belediyesi İstihdam Merkezine ulaşabilirler.”

    Bursa'da mobilya fabrikası 35 personel alacak

  • Cumhuriyet Meydanı’nda tadilat çalışması başladı

    Cumhuriyet Meydanı’nda tadilat çalışması başladı

     

    Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu’nun talimatları ile Kemer Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri, Cumhuriyet Meydanı’nda yenileme çalışmalarına başladı. Meydanın zemininde bulunan traverten taş kaplamalar yenileri ile değiştirilecek.

     

    Cumhuriyet Meydanı’nda Fen İşleri Müdürlüğü ekiplerince başlatılan çalışmaları yerinde inceleyen Başkan Topaloğlu’na Kemer Belediyesi Meclis üyesi Mustafa Bilici, Mustafa Çelik ve Fen İşleri Müdürü Aziz Balaman da eşlik etti.

     

    Yapılan çalışmaların detayları hakkında bilgi alan Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu, alana özellikle giren araçlar nedeni ile yaşanan bozulmaya dikkat çekerek meydanın tüm giriş ve çıkışlarına dubalar yerleştirilmesi talimatını verdi.

     

    Kemer’de çok sayıda organizasyona ev sahipliği yapan Cumhuriyet Meydanı’nın çok kısa bir sürede yenileneceğini dile getiren Başkan Topaloğlu, “Kemer’imizde yaz sezonu öncesi altyapı çalışmalarımızı büyük bir hızla sürdürüyoruz. Cumhuriyet Meydanı’nda özellikle araç giriş çıkışları nedeni ile yaşanan bozulma nedeni ile ekiplerimiz çalışmalara başladı. Kısa sürede traverten taş kaplamalar yenileri ile değiştirilerek meydanımız vatandaşımızın kullanımına açılacak” dedi.

     

     

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Bursa Yıldırım’ı güzelleştirecek iş birliği

    Bursa Yıldırım’ı güzelleştirecek iş birliği

    BURSA (İGFA) – Bursa Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz ve Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz “Yıldırım’a Yaya Durağı Tasarım ve Uygulaması” isimli protokole imza attı. “Mimarlık Eğitiminde Teori – Pratik İlişkisi Üzerine: Düşün/Dene/Yap Atölyesi ile Yıldırım’da Yaya Durağı Tasarımı ve Uygulaması” isimli projenin yürütücülüğü BUÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sibel Polat, Doç. Dr. Zuhal Şimşek ve Öğr. Gör. Dr. Özge Tümer Yıldız tarafından yapılacak. Mimarlık Fakültesi lisans ve lisansüstü öğrencilerinin çalışmalarıyla gerçekleştirilecek proje ile gençler; modern, estetik ve işlevsel tasarımlar hazırlayarak, ilçenin duraklarına yaya odaklı bir bakış açısıyla değer katmak için çalışacak.

    Bursa Yıldırım’ı güzelleştirecek iş birliği

    İLÇEYE GENÇ DOKUNUŞ

    Yoğun taşıt trafiğinin yaşandığı Yıldırım’da yaya güvenliğinin, konforunun ve erişilebilirliğinin sınırlı olduğu cadde ve sokaklarda belirlenmiş alanlarda yaya durakları tasarımı ve uygulaması gerçekleştireceklerini ifade eden Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, “Her zaman Yıldırım’ın gerçek sahiplerinin gençler ve çocuklar olduğunu söylüyoruz. Bu proje ile gençler kendi şehirlerini, kendi sosyal mekanlarını tasarlayacak. Genç mimarlarımızın hayal gücü ile yenilikçi fikirleri, Yıldırım’ımızın duraklarına değer katacak. Çalışma, teorinin pratiğe dönüştüğü bir platform sunarken, genç yeteneklerin tasarım dünyasında kendilerini geliştirmelerine de olanak tanıyacak. Yıldırım’daki kamu alanlarının daha modern ve fonksiyonel hale gelmesi için atılacak bu adım, ilçeye estetik bir dokunuşun yanı sıra yerel halkın günlük yaşamını da iyileştirecek. Öğrencilerimiz için önemli bir tecrübe, Yıldırım’ımız için ise değerli bir dokunuş olacak iş birliğimiz hayırlı olsun” dedi.

    Bursa Yıldırım’ı güzelleştirecek iş birliği

    “İŞ BİRLİĞİMİZ DEVAM EDECEK”

    Üniversitelerin temel hedeflerinin eğitim-öğretimin yanı sıra topluma fayda sağlayacak projeler üretmek olduğuna vurgu yapan Rektör Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, “Yarım asrı bulunan akademik ve bilimsel deneyime sahip bir yükseköğretim kurumuyuz. Bu 50 yılda Bursa’nın ve Bursa halkının her türlü sorununda yanında olduk. Toplumu ve ülkemizi ilgilendiren her çalışmanın içerisinde yer aldık. Büyük, küçük demeden, nereden geldiğini bakmadan bizlerden destek isteyen herkesin yanında olmaya devam ediyoruz. Yıldırım Belediyemiz de bugüne kadar son derece özel iş birlikleri yaptığımız kıymetli bir kurumumuz. Belediye Başkanımız Sayın Oktay Yılmaz da bizlere elinden gelen desteği vermeye devam ediyor. Bu iş birliğimizin de başta mimarlık öğrencilerimiz olmak üzere herkese hayırlar getirmesini diliyorum” şeklinde konuştu.

  • Çin ABD tarifelerine karşı ‘önden yüklemeli teşvikleri’ kıymetlendiriyor

    Konuya yakın kaynaklara nazaran, Çinli siyasetçiler hafta sonu, ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük vergileri karşısında ekonomiyi ve piyasaları istikrara kavuşturmak için alınacak tedbirleri görüştü. Bu tedbirler ortasında tüketimi desteklemek için teşvik planlarının hızlandırılması da yer aldı.

    Kaynaklar, mali düzenleyiciler de dahil olmak üzere hükümet kurumlarındaki üst seviye yöneticiler ve üst seviye yetkililerin son üç günde bir ortaya gelerek Trump’ın tarifelerinden evvel bile planlanan birtakım tedbirleri ilerletmeyi değerlendirdiklerini söyledi.

    Alınan tedbirler tüketici harcamalarını, doğum oranını ve kimi ihracatlar için sübvansiyonları artırmaya odaklanacak. Düzenleyicilerin ayrıyeten borsayı desteklemek için bir istikrar fonunun detaylarını görüştüğü belirtildi.

    Yetkililerin şimdilik Çin iktisadını desteklemek ve mevcut çalkantıyı aşmak için kâfi bir araç cephaneliği oluşturduğu sonucuna vardığı söz edildi.

    Kaynaklara nazaran teşvikin ölçeği ve zamanlaması şimdi kesinleşmedi ve plan hala değişime tabi olabilir. Zhang Di liderliğindeki China Galaxy Securities Co. analistleri, ABD’nin daha fazla yaptırım uygulama riskinin artmasıyla birlikte Çin’in iç talebine yönelik baskının ağırlaşabileceğini belirtti.

    Nisan ayında yapılacak Politbüro toplantısında iç talebi canlandırmak için daha güçlü tedbirler alınma ihtimalinin arttığı, siyaset araçlarının potansiyel ölçeğinin 1,5 trilyon yuan ile 2 trilyon yuan (274 milyar dolar) ortasına ulaştığı tabir edildi.

    Görüşmeler, Pekin’in dünyanın en büyük iki iktisadı ortasındaki artan ticaret uyuşmazlığının giderek büyüyen sonuçlarına hazırlandığı bir periyotta gerçekleşiyor.Çin, ABD’nin “karşılıklı tarifeler” kapsamında ülkeden ithal eserlere getirdiği yüzde 34’lük gümrük vergisi artışına karşı, Cuma günü misilleme olarak 10 Nisan’dan itibaren ABD’den yapılan tüm ithalata yüzde 34 ek gümrük vergisi uygulayacağını duyurmuştu.

    Çin, ABD’nin “karşılıklı tarife” artışına karşı kimi ender toprak elementlerinin ihracatını kısıtlamıştı. Bloomberg, Çin’in mahallî şirketlerin ABD’de yatırım yapmasına sonlandırma getirmek için adımlar attığını duyurmuştu.

    Gelişmelerin akabinde global piyasalarda yeni haftada satışlar derinleşti.

  • Ormanya’da düşürülen para dolu çanta sahibini buldu

    Ormanya’da düşürülen para dolu çanta sahibini buldu

    KOCAELİ (İGFA) – Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin doğa güzelliği ile ön planda olan mekânlarından Ormanya, bayram tatili boyunca yüzlerce vatandaşı ağırladı. Bu kapsamda Zabıta Dairesi Başkanlığı’na bağlı ekipler, bayram nedeniyle en yoğun günlerini yaşayan Ormanya’da güvenliğin sağlanması için düzenli periyodlarda devriye attı. Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri, devriye sırasında içinde 245 bin TL olan para dolu çanta buldu.

    245 BİN TL SAHİBİNE TESLİM EDİLDİ

    Bulunan çanta içerisinde 245 bin TL olduğunu belirleyen ekipler, tutanak tutarak çantayı sahibine ulaştırmak için çalışma başlattı. Gerekli kontrolleri yapan ekipler, titiz çalışma sonucunda para dolu çantayı kısa sürede sahibine ulaştırdı. Çanta sahibi, duyarlılığından dolayı Büyükşehir Belediyesi personeline teşekkür etti.

  • Tesla paylarında çöküş ağırlaştı

    Tesla payları yeni haftanın birinci süreç gününde seans öncesi süreçlerde kayıplarını genişleterek Ticaret Bakanı Howard Lutnick’in bir daha asla düşmeyeceğini öngördüğü fiyatın altına geriledi.

    Şirketin payları yüzde 10’dan fazla düşüşle 214,80 dolara geriledi. Lutnick, 19 Mart’ta Fox News’e verdiği röportajda izleyicilerin payları satın almaları gerektiğini söylemiş ve “bir daha asla bu kadar ucuz olmayacak” demişti.

    Tesla CEO’su Elon Musk sonraki gün Tesla çalışanlarına paylarını ellerinde tutmaları gerektiğini söyledi.

    Son düşüşle birlikte Tesla payları Aralık ortasında ulaştığı rekor düzeyden yüzde 50 düştü. Trump’ın seçim zaferinin akabinde pay senedi yükselişe geçmiş ve Musk’ın lidere yakınlığı göz önüne alındığında birçok kişi bunun şirket için bir müspet bir durum olmasını beklemişti. Bunun yerine, Musk’ın hem ABD’de hem de yurt dışında siyasi tartışmalara karışması tüketicileri rahatsız etti ve şirkete karşı boykotları teşvik etti.

    Tesla’nın en büyük boğalarından biri olan Wedbush Securities Analisti Daniel Ives’in, Trump’ın ticaret siyasetlerini ve Musk tarafından yaratılan marka krizini münasebet göstererek pay senedi üzerindeki fiyat amacını yüzde 40’tan fazla düşürdü.

    Ives Pazar günü müşterilerine gönderdiği bir notta, “Tarifeler mevcut haliyle Tesla’yı, genel tedarik zincirini ve BYD üzere yükselen rakiplerine karşı yıllar boyunca açık bir avantaj olan global ayak izini bozacaktır” dedi.

    Ives’e nazaran daha büyük tasa Tesla’nın Çin’deki pozisyonu.

    Ives, “Çin’de Trump’ın gümrük vergisi siyasetlerinin ve Musk’ın bağlantısının yaratacağı yansıyı küçümsemek güç olacak ve bu durum Çinli tüketicileri BYD, Nio, Xpeng ve öbürleri üzere yerli araçları satın almaya daha da yönlendirecek” diye yazdı.

  • Norveç kronu, petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle euroya karşı sekiz ayın en düşük seviyesinde

    Investing.com — Norveç kronu, petrol fiyatlarındaki düşüş ve Başkan Trump’ın uyguladığı tarifelerin küresel bir resesyonu tetikleyebileceği endişeleriyle euroya karşı sekiz ayın en düşük seviyesine geriledi.

    ING’den Chris Turner’ın notuna göre, Norveç kronu geçtiğimiz hafta G-10 ülkeleri arasında en kötü performans gösteren para birimi oldu.

    Norveç’in önemli bir petrol ihracatçısı olması nedeniyle, kronun değer kaybı büyük ölçüde düşen petrol fiyatlarından etkilendi.

    Bununla birlikte, Norveç Merkez Bankası’nın (Norges Bank) henüz faiz indirimine başlamamış olması da kronu baskı altına alıyor. Norveç faiz oranları, küresel oranlar arasında düşme potansiyeli en yüksek olanlardan biri. Bu durum para biriminin kırılganlığını artırıyor.

    Bir diğer etken ise likidite azalışı. Turner, kronun likit olmayan ortamlarda kötü performans gösterme eğiliminde olduğunu belirtti. Bu hafta da durum böyle olabilir.

    Öte yandan, FactSet verilerine göre euro %1,3 değer kazanarak 12,0418 kron seviyesine yükseldi. Para birimi değerlerindeki bu değişim, devam eden küresel ekonomik belirsizlikleri ve dalgalanan petrol fiyatlarının petrole bağımlı ekonomiler üzerindeki etkisini yansıtmaya devam ediyor.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • LG Electronics, ilk çeyrekte istikrarlı gelir artışına rağmen faaliyet kârında %5,7 düşüş öngörüyor

    Investing.com — LG Electronics, yılın ilk çeyreği için faaliyet kârında %5,7’lik bir düşüş öngörüyor. Buna rağmen, Güney Koreli tüketici elektroniği şirketi istikrarlı gelir artışını sürdürüyor.

    Bu ön çeyrek sonuçları, LG Electronics’in yeni iş büyüme girişimlerini sürdürdüğü bir dönemde açıklandı.

    Bu girişimler arasında ev aletleri abonelik hizmetleri ile kurumsal müşteriler için ısıtma, havalandırma ve iklimlendirme hizmetleri bulunuyor. Bu hamle, beklenen küresel ekonomik yavaşlamaya karşı bir tepki niteliği taşıyor.

    LG Electronics Pazartesi günü bir ön kazanç raporu yayınladı. Şirket bu raporda, Ocak-Mart dönemi için faaliyet kârının 1,259 trilyon won (862,6 milyon dolar) olabileceğini belirtti. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemindeki 1,335 trilyon wona göre bir düşüş gösteriyor.

    Öngörülen kazançlar, çeyrek için FactSet tarafından derlenen 1,252 trilyon wonluk konsensüs tahminiyle yakından uyumlu.

    Bununla birlikte, LG Electronics gelirinde %7,8’lik bir artışla 22,745 trilyon wona ulaşmayı bekliyor. Bu rakam, analistlerin 2025’in ilk çeyreği için tahminini hafifçe aşıyor. Bu, şirketin ilk çeyrek gelirinin 22 trilyon wonu aştığı ilk sefer olacak.

    Ancak, LG Electronics hisseleri Pazartesi günü %6,5 düştü. Bu düşüş, Trump’ın getirdiği yeni tarifeler konusundaki endişeler arasında yerel hisselerde yaşanan geniş çaplı satışı takip etti.

    LG Electronics’in tam çeyrek sonuçlarının bu ayın ilerleyen günlerinde açıklanması bekleniyor.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • McPhy hisseleri CEO’nun istifasının ardından düşüşte

    Investing.com — McPhy hisseleri, şirketin CEO’su Jean-Baptiste Lucas’ın kişisel nedenlerle istifa ettiğini açıklamasının ardından yüzde 2,17 değer kaybetti.

    Bu haber, 4 Nisan’da gerçekleşen Yönetim Kurulu toplantısından geldi. Durum, yatırımcılar arasında şirketin liderlik istikrarı konusunda endişelere yol açtı.

    Lucas’ın ayrılışı, McPhy için kritik bir zamanda gerçekleşiyor. Şirket, sektörde önemli bir dönüm noktası olan GW ölçeğinde üretim kapasitesine ulaşmak üzere.

    Bununla birlikte, bu ilerlemeye rağmen, RBC analistleri şirketin ticari beklentileri konusunda endişelerini dile getirdi. RBC analistleri şöyle dedi: “McPhy, bugüne kadar yalnızca bir avuç Avrupalı ve Kuzey Amerikalı rakibin ulaştığı bir kilometre taşı olan GW ölçeğinde üretim kapasitesine ulaşmak üzere. Bu bir başarı olsa da, firma ticari cephede hala geride kalıyor ve daha önce gördüğümüzden daha az pazara giriş potansiyeli görüyoruz.”

    Analistler ayrıca şu değerlendirmede bulundu: “Son sermaye artırımı ve yakıt ikmali işinin elden çıkarılması duyurusuna rağmen, McPhy güncellenmiş yatırım çerçevemizde kapsanan rakiplerden daha az çekici görünüyor.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Eurozone tahvil getirileri tarife kaynaklı piyasa belirsizlikleri arasında düşüyor

    Investing.com — Eurozone devlet tahvili getirileri, devam eden tarife belirsizliklerinin piyasaları rahatsız etmesiyle düşüş gösteriyor. Bu durum yatırımcıları daha güvenli seçeneklere yönlendiriyor.

    Tradeweb’e göre, on yıllık çekirdek Eurozone devlet tahvili getirileri 10 ile 13 baz puan arasında düştü.

    Özellikle 10 yıllık Bund getirisi 13 baz puan düşerek bir aylık düşük seviye olan yüzde 2,440’a ulaştı. Çevre ülke tahvil getirileri de düşüş yaşadı, ancak bu düşüş o kadar belirgin değildi.

    Risk iştahının azalması devam ederken, Alman 10 yıllık Bund getirisi de düşüş gösterdi. Eurozone devlet tahvilleri haftaya güçlü başladı. ABD tarifelerinin tetikleyebileceği olası küresel resesyon endişelerinin artmasıyla getiriler düştü.

    Tradeweb’in bildirdiğine göre, 10 yıllık Bund getirisi 5,5 baz puan düşerek yüzde 2,514’e geriledi. Diğer Eurozone tahvil getirileri de çoğunlukla daha düşük seviyelerde işlem gördü, ancak bu düşüş daha sınırlıydı.

    Bununla birlikte, Fitch Ratings’in İtalya’nın BBB notunu pozitif görünümle teyit etmesinin ardından, İtalya’nın 10 yıllık BTP getirisi 3 baz puan artarak yüzde 3,787’ye yükseldi.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Avrupa endüstriyel sektör hisseleri zayıf görünüm ve kâr marjı baskıları nedeniyle düştü

    Investing.com — Avrupa endüstriyel hisseleri, durgun talep, artan maliyetler ve giderek zorlaşan kazanç ortamı nedeniyle 2025 mali yılına zayıf bir başlangıç yaptı.

    Barclays analistlerine göre, 2025’in ilk çeyreğindeki koşullar 2024’ün sonlarına göre çok az değişiklik gösterdi. İkinci çeyrek için beklenen rehberlik, daha fazla yavaşlamaya işaret edebilir. Tarifeyle ilgili aksaklık riski belirsizliği daha da artırıyor.

    Barclays, kapsama alanındaki şirketlerin sadece %30’unun ilk çeyrekte hem gelir hem de kazanç beklentilerini aşmasını bekliyor. Çoğu nihai pazar yavaş veya durgun bir performans gösteriyor.

    ABD’de yılın başındaki sermaye ve dayanıklı mal siparişlerindeki güçlenme, gerçek talep momentumundan ziyade kısmen tarife öncesi alımlardan kaynaklanmış görünüyor.

    Mart ayına gelindiğinde, ISM yeni sipariş endeksi gibi öncü göstergelerde de yansıtıldığı üzere, faaliyet zaten yeniden yumuşamaya başlamıştı.

    Avrupa genelinde koşullar durgun kalmaya devam ediyor. PMI’lar hafifçe yükselse de, daralma sinyali veren 50 seviyesinin altında kalmaya devam ediyor.

    Özellikle Almanya zayıf bir nokta olmaya devam ediyor. Bu arada, Çin’de iyileşme belirtileri çok az görülüyor. Endüstriyel faaliyet yavaş ilerlemeye devam ediyor. Hem isteğe bağlı tüketim hem de inşaat sektörleri, kalıcı yüksek faiz oranlarının etkisi altında.

    Konut ve konut dışı inşaat pazarları üç bölgede de (Avrupa, ABD ve Çin) zayıf kalmaya devam ediyor. Olası bir toparlanma hala uzak görünüyor.

    Bu zayıf ortamda, Barclays 2025 mali yılı için marj görünümünün özellikle zorlu olduğunu söylüyor. Sektör genelinde organik büyümenin ortalama sadece %3 olması öngörülüyor. Bu oran, %5-6’lık tarihsel normun oldukça altında. Sektör nihai pazarlarının yaklaşık %65’i düşüşte olduğundan ve sınırlı fiyatlandırma rüzgarları nedeniyle, çoğu şirket yıla çok az operasyonel kaldıraç alanıyla giriyor. Artan işçilik maliyetleri baskıyı daha da artırıyor.

    Tarifeler hesaba katılmadan bile, Barclays 2025 mali yılı için medyan faaliyet marjı genişlemesinin sadece 25 baz puan olacağını öngörüyor. Bazı şirketlerin yıllık bazda önemli daralma yaşaması bekleniyor.

    Örneğin Wartsila’nın, Enerji Depolama segmentinde daha düşük marjlı orijinal ekipmana doğru satış karması kayması nedeniyle 160 baz puanlık bir marj düşüşüyle karşı karşıya kalması bekleniyor. KION’un, zayıf sektör talebi ve yoğunlaşan rekabet ortamında 90 baz puanlık bir marj daralması yaşaması öngörülüyor.

    Metso’nun marjlarının, şirket düşük kapasite kullanımı ve yüksek envanter seviyeleriyle mücadele ederken 85 baz puan düşmesi bekleniyor. AutoStore da operasyonlarına ağır yatırım yapmaya devam ederken 70 baz puanlık bir düşüşle karşı karşıya.

    Birkaç beklenen marj kazananı var, ancak bunlar kural değil istisna. Ariston’un, önceki düşük seviyelerden toparlanarak ve maliyet düşürme girişimlerinden yararlanarak 470 baz puanlık bir iyileşme göstermesi öngörülüyor.

    Siemens (ETR:SIEGn) Energy’nin, Gaz ve Güç bölümündeki güç ve olumlu fiyatlandırma eğilimlerinden destek alarak 360 baz puanlık bir genişleme kaydetmesi bekleniyor.

    Melrose (LON:MRON), Motorlar segmentindeki olumlu karışım değişimi ve Yapılar işindeki toparlanma sayesinde 310 baz puan kazanması bekleniyor.

    Electrolux (ST:ELUXa), daha geniş yapısal zorluklara rağmen, özellikle yeni Springfield tesisinde Kuzey Amerika’daki iyileştirilmiş maliyet geri kazanımı sayesinde 235 baz puanlık bir marj artışı görebilir.

    Hisse fiyatları bu eğilimleri yansıtmaya başladı bile. Türkiye saatiyle 11.48’de, Sulzer AG (SIX:SUN) %7,1 düştü, Accelleron Industries %5,9 geriledi, Bucher Industries %16,4 düştü ve Rheinmetall (ETR:RHMG) AG %10,3 değer kaybetti.

    Barclays, daha dirençli temellere ve daha net büyüme yollarına sahip isimleri tercih etmeye devam ediyor.

    Barclays’in ağırlık verdiği hisseler arasında Legrand (EPA:LEGD), Schneider Electric (EPA:SCHN), Prysmian (BIT:PRY), Sandvik ve Trelleborg bulunuyor.

    Bu şirketlerin sektör içinde daha iyi konumlandığı, değerleme desteği, savunmacı kazançlar veya kendi kendine yardım stratejileri ve tutarlı organik ve inorganik büyüme faktörleri kombinasyonu sunduğu düşünülüyor.

    Öte yandan, Barclays, Vestas Wind (CSE:VWS) Systems, Wärtsilä, KONE, Alstom (EPA:ALSO), ABB (ST:ABB), NIBE Industrier, Signify ve Electrolux’u “düşük ağırlıklı” olarak derecelendiriyor. Bu şirketler, yapısal zorluklar, zayıf veya bozulan nihai pazarlar ve büyüme, marjlar ve serbest nakit akışı için aşağı yönlü risklerle karşı karşıya.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Trump bu kez çok ileri gittiğini anlamalı: stratejist

    Investing.com — S&P 500 endeksi, ABD Başkanı Donald Trump’ın beklenenden daha sert karşılıklı tarifeleri açıklamasından bu yana yüzde 10’dan fazla düştü.

    Yeni önlemler hakkında yorum yapan Capital Economics şunları söyledi: “Kavgacı Trump bile bu kez çok ileri gittiğini anlamalı.”

    Makroekonomik araştırma şirketi, Trump’ın piyasanın tepkisinin ciddiyetini muhtemelen fark edeceğini ve yakında Çin hariç bazı ülkelere yönelik tarifelerin etkisini hafifletmek için bir dizi “anlaşma” önerebileceğini öne sürüyor.

    Şirket, bu anlaşmaların düşük tarifeler karşılığında küçük tavizler içereceğini ve bunun hisse senetlerinde toparlanmaya yol açabileceğini belirtti.

    “Bu sürecin sonunda, bu ülkelerin yüzde 10 ile yüzde 20 arasında karşılıklı tarifelerle karşı karşıya kalacağını tahmin ediyoruz” ifadesini kullandı.

    Kanada ve Meksika’dan gelen bazı mallar, USMCA anlaşması doğrultusunda muafiyetler veya indirimli tarifeler alabilir.

    Öte yandan, Capital Economics çelik, alüminyum ve otomobiller üzerindeki tarifelerin kaldırılması konusunda daha az ikna olmuş görünürken, ilaçlar ve yarı iletkenler gibi diğer ürünlerde tarifelerin ertelenebileceğini veya iptal edilebileceğini düşünüyor.

    Eğer Trump’ın stratejisi beklendiği gibi gelişirse, şirket genel efektif tarife oranının yüzde 14-18’e kadar ılımlı bir şekilde yükselebileceğini tahmin ediyor. Bu oran, Trump’ın taviz vermeden tarife politikasını yoğunlaştırması durumunda oluşacak yüzde 24’lük orana göre daha düşük olacak.

    Bu oran 1938’den bu yana en yüksek oran olacak, ancak Capital Economics bunun mutlaka bir resesyona yol açacağına inanmıyor.

    Şirket, uzun vadede ithalatta yüzde 10-15 oranında bir düşüş öngörüyor. Tarifeler yıllık yaklaşık 350 milyar dolar (GSYİH’nin yaklaşık yüzde 1’i) gelir sağlayabilir. Bu gelir vergi indirimleri yoluyla yeniden dağıtılabilir.

    Bu arada, TÜFE enflasyonunun yıl sonuna kadar yaklaşık yüzde 4’e ulaşması bekleniyor. Raporda “Bu durumun Fed’i bu yıl kenarda tutacağını düşünüyoruz” denildi.

    Capital Economics ayrıca, Trump’ın uzlaşmadığı, tarifelerin daha da artmasına ve diğer ülkelerden karşılıklı önlemlere yol açan daha az iyimser bir alternatif senaryo da sunuyor.

    Bu durum, hanelerde ve işletmelerde önemli bir güven kaybına neden olabilir ve birkaç ay içinde bir resesyonu tetikleyebilir.

    İç anlaşmazlıklar nedeniyle Kongre’nin mali teşvik paketini geçirememesi durumunda ekonomik gerileme daha da kötüleşebilir. Bu da ciddi bir ekonomik düşüşe ve piyasa istikrarsızlığına yol açabilir.

    Böyle bir senaryoda, Federal Rezerv isteksizce de olsa faiz oranlarını düşürmek zorunda kalabilir. Vadeli işlem piyasaları, bir resesyonda bile en fazla 100 baz puanlık bir indirim öngörüyor.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Galatasaray uzun müddettir aradığını buldu!

    Galatasaray’da uzun müddettir çözülmeyen sol bek sorunu, devre ortası transferiyle tahlile kavuştu.

    Trabzonspor’dan transfer edilen Eren Elmalı, geldiği günden itibaren grubun en istikrarlı isimlerinden biri oldu.

    Sarı-Kırmızılılar, daha evvel Kazımcan Karataş, Derrick Köhn, Angelino ve İsmail Jakobs üzere isimlerle bu bölgeyi denemişti fakat randıman alamamıştı. Jakobs’un heyecan verici performansı sakatlıklarla kesilmişti.

    Eren Elmalı ise teknik yönetici Okan Buruk’un itimadını kazanarak, bir anda birinci 11’in vazgeçilmezi oldu. Bilhassa Fenerbahçe derbisindeki tesirli performansı, taraftarlar tarafından büyük beğeni topladı.

    PERFORMANSI

    A Ulusal Grup forması da giyen Elmalı, Galatasaray ile çıktığı 8 maçta 2 asist yaptı. 

     

     

  • “Kolon Kanseri Genç Nüfusta da Belirgin Şekilde Artıyor”

    “Kolon Kanseri Genç Nüfusta da Belirgin Şekilde Artıyor”

     

    Kolon kanseri özellikle 50 yaş üstü kişilerde sıklığı artan ve tüm kanserler arasında üçüncü sırada yer alan ciddi bir sorun. Her yıl dünyada yaklaşık 900 bin kişinin sinsi ilerleyen kolon kanseri nedeniyle hayatını kaybettiğine işaret eden Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Meltem Ergün, sorunu çok daha ciddi boyutlara getirecek bir noktaya dikkat çekti. Son yıllarda yapılan araştırmaların kolon kanseri vakalarının genç yetişkinler arasında endişe verici bir şekilde arttığını gösterdiğini belirten Prof. Dr. Ergün, “Amerikan Kanser Derneği’nin (ACS) Mart 2024’te yayımladığı bir rapora göre, her beş yeni bağırsak kanseri vakasından biri 40’lı yaşların başında veya daha genç bireylerde teşhis edilmektedir.” Diye hatırlattı.

     

    Kolon kanserinin dünyada en yaygın görülen üçüncü kanser türü olduğunu hatırlatan Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Meltem Ergün, dünyada yaklaşık 900 bin kişinin bu hastalıktan hayatını kaybettiğini söyledi. İstatistiklere göre her iki cinsiyet için önemli bir sorun olan kolon kanserleri için 40 yaş altındaki kişilerde görülme ivmesinin artmasının tabloyu çok daha ciddi boyutlara taşıdığını ifade eden Prof. Dr. Ergün, gençlerdeki bu artışa neden olabilecek noktalara işaret etti. 

    GENÇLER RİSK ALTINDA

    Amerikan Kanser Derneği’nin (ACS) Mart 2024’te yayımladığı rapordaki verileri aktaran Prof. Dr. Ergün, “Genellikle 50 yaş üstü kişilerde görülen kolorektal kanser, 40’lı, 30’lu hatta 20’li yaşlardaki kişileri de giderek daha fazla etkiliyor. Her beş yeni bağırsak kanseri vakasından biri 40’lı yaşların başında veya daha genç bireylerde teşhis edilmektedir. Bu durum, genç nüfus arasında kolon kanseri vakalarının belirgin bir şekilde arttığını göstermektedir.” Dedi

    “AMERİKAN KANSER DERNEĞİ TARAMA YAŞINI 45’E DÜŞÜRMÜŞTÜ”

    50 yaş altı erkeklerde kansere bağlı ölümlerin önde gelen nedeni olmasının verdiği endişeyle birlikte 2018 yılında Amerikan Kanser Derneğini harekete geçirdiğini hatırlatan Prof. Dr. Ergün, 2018 yılında kolerektal tarama için önerilen yaş sınırını 45’e düşürdüğünü belirtti. Düzenli tarama, kolorektal kanserin erken teşhisi veya önlenmesi için çok önemli bir araç olduğu için bu kararın alındığını anlatan Prof. Dr. Ergün, “Çünkü önceleri daha çok 50 yaş ve üzeri bireylerde görülen bu hastalık, artık 20’li ve 30’lu yaşlardaki kişilerde de sıkça teşhis ediliyor. Dolayısıyla farkındalığın çok daha erken yaşlarda başlaması ve gerekli önlemlerin alınması gerekiyor.” Dedi. 

    KIRMIZI BAYRAK KALDIRTACAK BELİRTİLER

    2024 yılında Journal of the American Medical Association Dergisinde yayınlanan ve 50 yaş altı yaklaşık 25 milyon kolorektal kanser hastasını kapsayan ve 81 çalışmayı inceleyen bilimsel incelemedeki verileri aktaran Prof. Dr. Meltem Ergün, “Erken başlangıçlı kalorektal kanserli hastalarda en sık görülen belirtinin dışkıda gizli kan olduğu gösterilmiş. Bunun yanında karın ağrısı, kansızlık ve değişen bağırsak alışkanlıkları da yaygın şikayetler olarak belirlenmiş. Genel olarak ileri yaş gruplarında görülen kolon kanseri belirtileri de benzerdir. Ancak erken yaşlarda bu sorunlar farklı sağlık sorunlarıyla da karıştırılabiliyor. Belki akla gelmiyor. Yemekle ilgili bir duruma ya da yorgunluğa bağlanabiliyor. Bu durum da tanıda gecikmelere yol açtığı için insanların konuyla ilgili farkındalığının artırılması çok önemli.” Diye konuştu. 

    KOLON KANSERİ GENÇLERDE NEDEN ARTIYOR?

    Kolon kanseri vakalarının özellikle, Z kuşağı, Y kuşağı ve X kuşağındaki bu artış eğiliminin neden kaynaklandığının tam olarak bilinmediğine işaret eden Prof. Dr. Ergün, sözlerine şöyle devam etti: “Gençlerdeki bu artışın nedenleri arasında obezite, hareketsiz yaşam tarzı, batı tarzı beslenme, aşırı şeker tüketimi ve çevresel faktörleri işaret etmektedir. Özellikle yüksek miktarda kırmızı et ve işlenmiş gıda tüketimi, düşük lif alımı ve aşırı alkol kullanımı, kolon kanseri riskini artıran etkenler arasında bulunmaktadır. Bu veriler ışığında, gençlerin kolon kanseri konusunda bilinçlenmesi ve erken teşhisin önemini kavraması hayati önem taşımaktadır. Sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmek, düzenli egzersiz yapmak ve rutin sağlık kontrollerini aksatmamak, kolon kanseri riskini azaltmada etkili adımlar olacaktır. ”

    TARAMALARA NE ZAMAN BAŞLANMALI?

    Kolon kanseri özellikle erken evrelerde hiçbir belirti vermeden sinsi şekilde ilerlediğinin altını çizen Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Meltem Ergün, “Özellikle polipler ve küçük tümörler bağırsaklarda belli büyüklüğe gelene kadar fark edilemeyebilir. Bu nedenle özellikle risk grubunda yer alan kişilerin herhangi bir şikâyeti olmasa da düzenli tarama testlerinden geçmesi çok önem taşır. Çünkü erken evrede yakalandığında kolon kanserinin tedavi şansı çok yüksektir.” Diye konuştu. 

    Kalın barsak kanseri olan hastaların birinci derecede yakınlarına hastalığın ortaya çıktığı yaştan 10 yıl önce kolonoskopi taramalarına başlanması gerektiğini hatırlatan Prof. Dr. Ergün, “Mesela babası 45 yaşında kolon kanseri olan kişide taramalar (45-10=35) 35 yaşında başlamalıdır. Eğer kolonoskopide hiç polip lezyon vb saptanmazsa 10 yıl tekrar işlem gereği olmayacaktır.” Dedi. 

     

     

     

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Hamilelikte Kaçınmanız Gereken 10 Önemli Hata!

         Dikkat! Bu hatalar sağlığınızı tehdit ediyor!

                  Erken doğumdan bebekte gelişim geriliğine… 

                 Hamileliğin  6. ayından sonra sırtüstü uyumayın! 

      Vitamin takviyelerini asla gelişigüzel kullanmayın, çünkü… !

                         Hamilelikte Kaçınmanız Gereken 10 Önemli Hata!

                

    Hamilelik  her kadının yaşamındaki en özel ve hassas dönemlerinden biri kuşkusuz. Anne adayının  hamilelik dönemindeki en büyük arzusu ise bebeğini sağlıklı bir şekilde kucağına almak oluyor. Dolayısıyla,  bu süreçte kendisinin ve bebeğinin sağlığını tehdit eden tüm alışkanlıklardan büyük bir özenle kaçınıyor. Ancak, önemsiz sanılan veya farkında olmadan yapılan bazı hatalar var ki ciddi sağlık sorunlarıyla sonuçlanabiliyor. Örneğin; erken doğuma veya bebekte gelişim geriliğine yol açması gibi! Acıbadem Altunizade Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Burak Güler,  hamilelik sürecinin sağlıklı ilerleyebilmesi için kaçınılması gereken hatalar hakkında bilgi edinmenin son derece önemli olduğunu vurgulayarak,  “Bu dönemde yaşam tarzına dikkat eden, düzenli beslenme, yeterli ve kaliteli uyku ile egzersiz döngüsünde yaşayan anne adaylarının hem gebelik süreci daha kolay geçmekte hem de bebeklerinin doğum sonrası sinir sistemi ile zeka gelişimi daha iyi olmaktadır” diyor. Peki, hamilelik sürecinde en sık yapılan hatalar nelerdir? Hangi yanlış alışkanlıklardan kaçınmak gerekir? Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Burak Güler,  hamilelik döneminde uzak durmanız gereken 10 önemli hatayı ve bunların yerine uygulamanız gereken doğru alışkanlıkları anlattı! 

     

    HATA: Hareketsiz kalmak 

    Hamilelik döneminde, anne adayları, fiziksel aktivitenin düşük riskini artırabileceği kaygısına kapılabiliyorlar. Ancak, hamilelik sürecinde kanda pıhtılaşmaya olan eğilim arttığı için mutlaka hareket etmeniz gerektiğini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Burak Güler,  “Uzun süre hareketsiz kalmak özellikle bacak damarlarında pıhtı oluşma riskini artırabilir ve bu durum hem annede hem de bebekte ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir” uyarısında bulunuyor. 

    DOĞRUSU: Hamilelik döneminde, doktorunuzun önerdiği sınırlar içinde, düzenli olarak hareket etmeyi alışkanlık edinin. Günlük yürüyüşler, hafif egzersizler ve aktif bir yaşam tarzı, bu süreci daha sağlıklı ve konforlu hale getirebiliyor. 

     

    HATA: Yetersiz veya aşırı beslenmek

    Hamilelik döneminde yapılan en büyük hatalardan biri olan yetersiz veya dengesiz beslenmek kan şekerinde ani düşüşlere ve bunun sonucunda bayılma hissi, baş dönmesi, sinirlilik ile terlemeye neden olabilirken bebekte de gelişim geriliği gibi sorunlara yol açabiliyor. Aynı zamanda yine büyük bir hata olan aşırı kilo alımı da gebelik diyabeti ve hipertansiyon risklerini yükselterek sizin ve bebeğinizin sağlığını tehlikeye atabiliyor. Ayrıca aşırı kilo alımıyla birlikte doğum süreci de zorlaşıyor. 

    DOĞRUSU: Hamileliğin başından itibaren öğünlerinizi düzenli ve dengeli tüketerek hem kan şekerinizin ani düşüşlerini önleyebilir, hem de bebeğinizin sağlıklı gelişimine destek olabilirsiniz. 3 ana öğünle başlayıp sonrasında ara öğünlerle birlikte sık sık ve küçük porsiyonlar halinde beslenmeye geçmeniz aşırı kilo alımını engeller ve hamilelikte oluşabilecek diyabet ile tansiyon problemlerinin önüne geçer. Hamilelikte karbonhidrat, protein ve yağdan dengeli beslenmek önemlidir. Günlük aldığınız kalorilerin yaklaşık yüzde 50-55’i karbonhidratlardan, yüzde 15-20’si proteinlerden ve yüzde 25-30’u sağlıklı yağlardan oluşmalıdır. 

     

    HATA: Vitamin takviyelerini bilinçsizce kullanmak

    Hamilelik sürecinin sağlıklı ilerleyebilmesi için ilaç ve vitamin takviyelerinin bilinçli kullanılması şart! Dolayısıyla, Sağlık Bakanlığı’nın önerdiği ve doktorunuzun sizin için uygun gördüğü vitaminleri düzenli olarak kullanmanız gerekiyor. Ancak dikkat!   Önerilenin dışında ek vitamin takviyeleri almanız veya yüksek dozda kullanmanız doz aşımına bağlı olarak mide bağırsak şikayetlerinin artması ve böbrekte taş gelişimi gibi olumsuz etkiler oluşturabiliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Burak Güler, tam tersine bu vitaminleri düşük dozda veya yetersiz almanızın da erken doğum riskini artırabileceği uyarısında bulunarak, “Yetersiz vitamin kullanımı aynı zamanda hamilelik boyunca kan değerlerinde azalma yaparak; yorgunluk, çarpıntı ve baygınlık gibi sorunlar yaşanmasına neden olabilir” diyor.

    DOĞRUSU: Tüm ilaç ve takviyeleri doktorunuzun kontrolünde, düzenli olarak ve ihtiyacınız doğrultusunda kullanmaya özen gösterin. 

     

    HATA: Yetersiz miktarda su içmek

    Özellikle hamilelik döneminde, bebeğin büyümesiyle birlikte, idrar kesesine baskı artıyor ve bu durum sık idrara çıkmaya neden olabiliyor. Birçok anne adayı sık tuvalete gitmemek için su tüketimini azaltabiliyor. “Ancak bu büyük bir hatadır!” uyarısında bulunan Dr. Burak Güler, “Su alımının yetersiz olması; dehidrasyon, kabızlık, idrar yolu enfeksiyonları ve amniyon sıvısının azalması gibi ciddi sorunlara yol açabilir” diyor. 

    DOĞRUSU: Hamilelik sürecinde vücudun artan sıvı ihtiyacını karşılamak için yeterli miktarda su tüketmeniz çok önemli.  2006 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir çalışmanın verilerine göre; günlük ortalama 2,3 litre (yaklaşık 10 bardak) su ve sıvı tüketmek gerekiyor.  Bunun yanı sıra; yiyeceklerden alınan ek suyla toplam sıvı alımı 3 litreye kadar çıkabiliyor. Ancak, su ihtiyacı bireysel farklılıklar gösterebiliyor ve ortam sıcaklığı, nem, fiziksel aktivite, egzersiz ile hastalık gibi faktörler bu miktarı değiştirebiliyor. Hamilelik sürecinde gün boyunca düzenli aralıklarla su içerek hem kendi sağlığınızı hem de bebeğinizin gelişimini desteklemeyi ihmal etmeyin. 

     

    HATA: Altıncı aydan sonra sırt üstü uyumak

    Sizin ve bebeğinizin sağlığı için uyku pozisyonuna dikkat etmeniz de büyük bir öneme sahip. Altıncı aydan sonra sırt üstü uyumamaya dikkat edin. Hamilelik ilerledikçe büyüyen bebek ve rahim ana damarlarınıza baskı yaparak kan akışını azaltabiliyor. Bu durum, tansiyon düşüklüğü, nabız değişiklikleri ve baygınlık hissi gibi sorunlar yaşamanıza yol açabiliyor. Plasentaya giden kan akımını azaltması sonucu da bebeğinizin oksijenlenmesini olumsuz etkileyebiliyor. Bunun sonucunda bebeğinizde ani kalp atım yavaşlaması gibi sorunlar gelişebiliyor. 

    DOĞRUSU: Özellikle hamileliğin 6. ayından sonra sol yana yatmaya özen gösterin. Sol yana yatmanız kan dolaşımını artırıyor, tansiyon dengesini koruyor ve bebeğinizin daha iyi beslenmesini sağlıyor. 

     HATA: Testleri düzenli yaptırmamak

    Hamilelik sürecinde, kadın ve doğum hekimleri tarafından belirli aralıklarla kan testleri ve bazı laboratuvar testleri isteniyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Burak Güler, bu testleri zamanında yaptırmanızın sizin ve bebeğinizin takibi açısından büyük bir önem taşıdığına dikkat çekerek, “Örneğin, ikili test, üçlü-dörtlü test, şeker tarama testi ve detaylı ultrason gibi taramalar belirli haftalarda yapılmalıdır. Özellikle bazı testlerde bu dönemlerin kaçırılması durumunda telafisi mümkün olmayan sorunlar gelişebilir” diye konuşuyor. 

    DOĞRUSU: Düzenli doktor kontrollerine giderek testlerinizi hekiminizin önerdiği aralıklarda yaptırmanız, sağlıklı bir hamilelik süreci geçirmenize yardımcı olacaktır.

     

    HATA: Uyku düzenine dikkat etmemek

    Hamilelik sürecinde uyku kalitesi ile süresi anne adayının ve bebeğin sağlığı için büyük öneme sahip. Öyle ki gece 5 saatten az uyuyan anne adaylarında preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) ve erken doğum riskinin arttığı yapılan çalışmalar tarafından ortaya konmuş. Ayrıca uyku problemleri olan hamilelerde doğum sırasında yorgunluk nedeniyle doğum süreci zorlaşabiliyor. Bunların yanı sıra uyku kalitesi düşük olan anne adaylarında doğum sonrası depresyon görülme riski de artıyor. 

    DOĞRUSU: Uyku düzeninizi koruyarak hem sağlıklı bir hamilelik süreci geçirebilir hem de doğuma daha iyi hazırlanabilirsiniz. Bu nedenle, hamilelik boyunca günde 8-10 saat kaliteli uyumaya özen gösterin. Özellikle hamileliğin son aylarında düzenli ve yeterli süre uyumanız doğum sürecine daha dinç ve güçlü hazırlanmanıza yardımcı olacaktır. 

     

    HATA: Pişmemiş et ve et ürünleri tüketmek

    Hamilelik döneminde her besinin tüketilmesi önerilmiyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Burak Güler, özellikle çiğ veya az pişmiş et ve et ürünlerinden kaçınmak gerektiği uyarısında bulunarak,  “Zira bu tür gıdalar, toxoplasma gondii paraziti taşıyabilir ve hamilelikte enfeksiyona yol açabilir. Bu enfeksiyon hamileliğin erken döneminde düşük riskini artırabilirken, ilerleyen haftalarda bebeğin sinir sistemini olumsuz etkileyerek gelişim geriliğine neden olabilir” diyor.

    DOĞRUSU: Etlerin iyi pişirildiğinden emin olmalı, çiğ ete dokunduktan sonra ellerinizi mutlaka iyice yıkamalısınız.

     

    HATA: Yanlış egzersizler yapmak 

    Hamilelik sürecinde düzenli olarak egzersiz yapmanız hem sizin hem de bebeğinizin sağlığına olumlu katkı sağlıyor. “Ancak bu egzersizler doktorunuz tarafından planlanmalı ve hamileliğinizin seyrine uygun olmalıdır” uyarısında bulunan Dr. Burak Güler, sözlerine şöyle devam ediyor: “Her anne adayının sağlık durumu ve hamileliğin ilerleyişi farklıdır. Dolayısıyla hatalı egzersiz seçimi anne ve bebek sağlığı açısından risk oluşturabilir. Örneğin, preeklampsi sorunu yaşayan bir anne adayının ödem problemi olabileceği için el bilekleri ve ayak bileklerine fazla yük bindiren egzersizler önerilmez” diyor.

    DOĞRUSU: Hamilelik sürecine uygun bir egzersiz programı belirlemek için doktorunuz veya bir fizyoterapist ile birlikte hareket etmeyi asla ihmal etmeyin. 

     

    HATA: Kozmetik ürünlerin içeriğine dikkat etmemek

    Hamilelikte anne adaylarının yaptıkları bir başka önemli hata ise kozmetik ürünlerinin içeriğine dikkat etmemek oluyor.  Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Burak Güler, her güzellik ürününün güvenli olmadığını vurgulayarak, “Çünkü cilt tarafından az miktarda da olsa emilen bazı kimyasallar bebeğe ve hamilelik sürecinde daha hassas hale gelen cilde zarar verebilir. Bu nedenle, özellikle retinoidler (A vitamini türevleri), salisilik asit, hidrokinon, formaldehit, ftalatlar, parabenler ve ağır metaller içeren ürünlerden kaçınılmalıdır” diyor.

    DOĞRUSU: Doğal ve güvenilir içeriklere sahip ürünleri tercih etmeniz sizin ve bebeğinizin sağlığı için en doğru seçim olacaktır. 

     

     

     

     

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Kanser tedavisinde kas kaybı ile mücadelede beslenme kritik rol alıyor

    Egeli bilim insanı Doç. Dr. Dyt. Derya Hopancı Bıçaklı’dan kanser hastalarına altın değerinde tavsiyeler

    Kanser tedavisinde kas kaybı ile mücadelede beslenme kritik rol alıyor

     Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Onkoloji Diyetisyeni Doç. Dr. Dyt. Derya Hopancı Bıçaklı, 1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası dolayısıyla kanser hastalarının tedaviye uyumunda beslenmenin öneminden bahsetti. 

    Kanserde beslenme sürecinin; hastalık oluşmadan önce, tanı konulduktan sonra ve iyileşme sonrası olmak üzere üç aşamada değerlendirildiğini belirten Doç. Dr. Derya Hopancı Bıçaklı, ilk olarak hastalık oluşmadan önce yeterli ve dengeli beslenmenin kritik rol oynadığını vurguladı. Beslenmenin kanser riskini azaltmada ve hastaların yaşam kalitesini artırmada önemli bir faktör olduğunu söyleyen Doç. Dr. Derya Hopancı Bıçaklı, toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

    Beslenme tedavisinin önemli bir parçası olan Akdeniz diyetinin hastalık oluşmadan önce ve tedavi bittikten sonraki dönemde kritik öneminden bahseden Doç. Dr. Derya Hopancı Bıçaklı, “Akdeniz diyeti kanser hastalarında, sağlıklı ve dengeli beslenme modeli olarak öne çıkıyor. Doğal ve besleyici gıdaları temel alan, balık, salatalar, zeytinyağlı sebze yemekleri, kuru baklagiller, fermente süt ürünleri, meyve ve tam tahıllar bir beslenme modelinin kanserden korunmada en etkin diyet yaklaşımında sıvı tüketimi de kritik rol oynuyor. Özellikle tedavi sürecinde, günlük olarak en az 1,5-2 litre su tüketilmesi önemlidir; bazı kemoterapi süreçlerinde ise bu miktarın artırılması gerekebilir. Su dışında, çay, ıhlamur, çorba ve komposto gibi içeceklerin de yüzde 80’i sıvı olarak kabul edilse de, suyun öncelikli olarak tercih edilmesi gerektiğini unutmamalıyız” dedi.

    “Düzenli beslenme ve gıda güvenliği şart”

    Kanserden korunmada düzenli beslenmenin ve gıda güvenliğinin hayati bir rol oynadığını vurgulayan Doç. Dr. Hopancı Bıçaklı, “Düzenli beslenme, yalnızca ne yediğimizle değil, aynı zamanda yaşam tarzımızla da doğrudan ilişkilidir. Gece boyunca yeterli uyku alarak, sabah, öğle ve akşam dengeli bir şekilde besin alımını sağlamak oldukça önemlidir. Özellikle fast food, fritözde kızartılmış yiyecekler, yanmış, kavrulmuş besinler, hijyenik olmayan ortamlarda hazırlanan gıdalar ve tarım ilaçlarından arındırılmamış besinler ciddi sağlık riskleri taşır. Ayrıca, bayat baharatlarda bulunan aflatoksinler kanser riski açısından büyük bir tehlike oluşturur. Bu nedenle, taze, güvenilir ve hijyenik besinleri tercih etmek son derece önemlidir” dedi.

    Alkol ve tütün kullanımının kanserin başlıca nedenleri arasında yer aldığını ifade eden Doç. Dr. Hopancı Bıçaklı, “Bu zararlı alışkanlıklardan kesinlikle kaçınılmalıdır. Obezite ise 13 farklı kanser türüyle ilişkilendirilmektedir. Özellikle ailesel yatkınlık taşıyan bireylerde, yağ dokusunun yarattığı riskler nedeniyle ideal vücut ağırlığının korunması büyük önem taşır” dedi.

    “Ameliyat öncesi yeterli beslenme, sonrasındaki iyileşme süreciyle doğrudan ilişkilidir”

    Doç. Dr. Hopancı Bıçaklı, “Kanser tanısı aldıktan sonra hastaların yüzde 60’ı bir veya birden fazla operasyon geçirir. Bu süreçte yeterli beslenme, iyileşme sürecinde kritik bir rol oynar. Hastaların beslenme durumu mutlaka değerlendirilmelidir. Uluslararası kılavuzlar, hastaların ameliyat öncesinde mutlaka desteklenmesini öneriyor. Özellikle yetersiz beslenen üst gastrointestinal sistem ameliyatı geçirecek hastalar ciddi bir beslenme yetersizliği içindeyse, ameliyat ertelenerek en az 14 gün süreyle beslenme desteği sağlanmalıdır. Kanser hastalarında malnütrisyon, yani yetersiz veya dengesiz beslenme, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Malnütrisyon, organ fonksiyon bozukluklarına ve hastalığın seyrinin kötüleşmesine neden olabilir. Bu nedenle riskli hastalar için önceden beslenme planları oluşturuyor ve kişiye özel beslenme destekleri uyguluyoruz. Kemoterapi ve radyoterapi gören hastalar ise mutlaka bir onkoloji diyetisyeni ile görüşmelidir. Alınan kemoterapi ilaçlarına ve radyoterapinin uygulanma bölgesine bağlı olarak hastalarda çeşitli düzeylerde beslenme bozuklukları oluşur. Örneğin, baş-boyun bölgesine radyoterapi alan hastalarda tükürük salgısı azalabilir, diş kayıpları yaşanabilir, mukozit ve çiğneme-yutma güçlükleri oluşabilir. Bu nedenle her hasta için özel bir beslenme planı oluşturulması gerekmektedir” diye konuştu.

    “Kas kaybını önlemek için beslenme desteği gerekli”

    Kanserde kas kaybının, iyileşme sürecini zorlaştırdığını, bağışıklık sistemini zayıflattığını, tedaviye yanıtı olumsuz etkilediğini ve yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürdüğünü vurgulayan Doç. Dr. Derya Hopancı Bıçaklı, “ Kas kaybını önlemek için hastaların yeterli protein almasının yanı sıra egzersiz yapılması önemlidir. Yeterli besin tüketemediğini düşündüğümüz hastalarda beslenme destek ürünleri devreye girer. Bu destek ürünleri, içilebilir takviyeler olabileceği gibi, gerektiğinde tüple beslenme (enteral beslenme) veya damardan beslenme (parenteral beslenme) şeklinde de uygulanabilir. Kök hücre nakli sırasında bağışıklık sistemi baskılandığı için, hastaların besin kaynaklı enfeksiyonlardan korunabilmesi amacıyla steril diyet uygulanması gerekir. Özellikle beyaz kan hücreleri düştüğünde, temiz, taze ve pastörize ürünlerden oluşan bir diyet planı yapılır. Bu süreçte bağırsağın korunmasına yönelik beslenme tedbirleri de büyük bir önem taşır” dedi.

    “Bilgi kirliliğine dikkat!”                                                                                                                                                                                                          

    Kanser tedavisinde beslenme konusunda bilgi kirliliğine dikkat çeken Doç. Dr. Hopancı Bıçaklı, “Hastalar ve hasta yakınları, doğru bilgiye ulaşmak için mutlaka bir onkoloji diyetisyenine danışmalıdır. Yanlış beslenme önerileri ve gereksiz kısıtlamalar, hastanın tedavi sürecini olumsuz yönde etkileyebilir. Tedavi süreci tamamlandıktan sonra, hastalığın tekrar etmesini önlemek için sağlıklı beslenme alışkanlıklarının sürdürülmesi önemlidir. Bu noktada Akdeniz diyeti öne çıkmaktadır. Ayrıca, egzersiz, beslenme ile birlikte düşünülmeli ve kas fonksiyonları düzenli olarak takip edilmelidir. Olası güçsüzlük durumlarında ise hızlıca önlem alınmalıdır” dedi.

     

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Kanserle Mücadelede Büyük Bir Adım: Yüzde 34’lük Azalma!

    Kanserle Mücadelede Büyük Bir Adım: Yüzde 34’lük Azalma!

    Kanser, dünyada her yıl milyonlarca insanı etkiliyor ve günümüzde en önemli sağlık sorunlarının başında geliyor. Erken teşhis ve doğru tedavi yöntemleriyle kontrol altına alınabilen bu hastalık, toplumsal farkındalığın artmasıyla daha etkin bir şekilde mücadele edilebilir hale geliyor. Amerikan Kanser Derneği’nin 2025 yılına dair öngörülerine göre, dünya genelinde özellikle kolorektal kanserler ve rahim ağzı kanseri gibi türlerin görülme oranındaki artış dikkat çekiyor. Ancak modern tıp teknikleri ve gelişen tedaviler sayesinde kanserden ölüm oranlarında ciddi bir düşüş yaşanıyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Hakan Harputluoğlu, kanserde erken teşhis ve doğru tedavi yöntemlerinin önemini vurgulayarak konu ile ilgili önemli bilgiler verdi.

     

    Kanserden ölüm oranlarında %34 azalma var

     

    Kanser, vücuttaki hücrelerin kontrolsüz büyümesiyle ortaya çıkan bir hastalıktır. Modern tıp sayesinde bu hastalık artık daha erken teşhis edilebilirken, doğru tedavi yöntemleriyle başarılı sonuçlar elde edilmektedir. 1991 ile 2022 yılları arasında kanserde ölüm oranında %34 oranında bir azalma kaydedilmiştir. Yaklaşık 4,5 milyon ölümün önüne geçildiği belirtilmektedir. Bu önemli düşüşün; sigara kullanımının azalması, kanserlerin daha erken aşamalarda teşhis edilmesi ve tedavi yöntemlerinin gelişmesiyle mümkün olduğu ifade edilmektedir. Amerikan Kanser Derneği’nin tahminlerine göre 2025 yılında, yalnızca ABD’de yaklaşık 2 milyon yeni kanser vakası ve 618 bin kansere bağlı ölüm görülebilir. Ancak erken teşhis stratejisi ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları sayesinde bu rakamların azaltılması mümkün olabilecektir.

     

    Kanser riskini artıran faktörlere dikkat!

    Kanser, vücuttaki hücrelerin kontrolsüz büyüyerek yayılması sonucu oluşan bir hastalıktır. Birçok farklı türü bulunan kanserin başlıca nedenleri şunlardır:

    – Genetik Faktörler: Ailede kanser öyküsü olan bireylerin kansere yakalanma olasılığı daha yüksektir.  

    – Sigara ve Alkol Tüketimi: Sigara, akciğer kanseri başta olmak üzere pek çok kanser türünün en önemli nedenlerinden biridir. Alkol tüketimi de benzer şekilde risk oluşturur.  

    – Sağlıksız Beslenme ve Obezite: İşlenmiş gıdalar, fazla şeker tüketimi ve fast food alışkanlıkları, özellikle bağırsak ve mide kanseri riskini artırmaktadır.  

    – Radyasyon ve Zararlı Kimyasallar: Güneşe aşırı maruz kalma ve bazı kimyasal maddelerle temas, deri kanseri gibi türlerde riski büyük ölçüde artırır.  

     

     

    Kanserden korunmada sağlıklı yaşam alışkanlıkları önemli

     

    Kanserin kesin bir tedavisi olmasa da, sağlıklı yaşam alışkanlıkları ile bu hastalıktan korunmak büyük ölçüde mümkün olabilir. Kanserle mücadelede alınabilecek önlemleri şu şekilde sıralanmaktadır:  

     

    -Sağlıklı Beslenme: Vitamin, mineral ve lif açısından zengin sebze-meyve tüketimi bağışıklık sistemini destekler.  

    -Düzenli Egzersiz: Haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta fiziksel aktivite yapmak, kanser riskini azaltabilir.  

    – Sigara ve Alkolden Uzak Durmak: Tütün ürünlerinden ve fazla alkol tüketiminden kaçınmak, kanser riskini ciddi oranda azaltır.   

    – Güneşten Korunma: UV ışınlarına karşı koruma sağlamak ve güneşin en yoğun olduğu saatlerde dışarıda bulunmamak, deri kanseri riskini azaltabilir.  

    – Düzenli Taramalar: Kanserin erken teşhisi için belirli yaş grupları ve risk faktörlerine uygun olarak tarama testleri yaptırmak önemlidir.   

     

    Kanser taramalarınızı ihmal etmeyin!

     

    Kanserin tedavi edilmesinde en kritik faktörlerden biri hastalığın erken teşhis edilmesidir. Meme kanseri, rahim ağzı kanseri, prostat kanseri ve kolon kanseri gibi türlerde düzenli taramalar ve testler hayat kurtarıcı olabilir:  

     

    – Meme Kanseri için: Mamografi taraması

    – Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri için: Smear testi

    – Prostat Kanseri için: PSA testi

    – Kolon Kanseri için: Kolonoskopi  

     

     

    Kanser tedavilerindeki gelişmeler umut veriyor

     

     Kanserle mücadelede tıp dünyasında yaşanan gelişmeler, bu hastalığa yakalanan bireylere umut vermekte ve hekimler için de yol gösterici olmaktadır. İşte kanser tedavisindeki yenilikçi yaklaşımlar:  

    • Bağışıklık tedavileri ve hassas tıp yaklaşımları, kanser tedavisinde büyük ilerlemeler sağlamaktadır.
    • Genetik testler, bireylerin kansere yatkınlığını belirleyerek erken teşhisi mümkün kılmaktadır.
    • Yeni kemoterapi ve radyoterapi yöntemleri, daha etkili ve yan etkileri az olan tedavi seçenekleri sunmaktadır.

     

     

     

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • EÜ sağlık temalı küresel merkezlerden biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor

    EÜ sağlık temalı küresel merkezlerden biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor

     Türkiye’de sağlık alanında köklü bir akademik birikime sahip olan Ege Üniversitesi sağlık temalı üniversitesi konseptiyle bilimsel faaliyetlerini sürdürüyor. Küresel düzeyde çalışmalar yürüten Ege Üniversitesi sağlık temalı öncü bir üniversite olma yolunda önemli adımlar atıyor.

    Ege Üniversitesi Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Ege Üniversitesini 2019 yılından itibaren sağlık temalı ve öncü bir üniversite haline getirmek amacıyla önemli projeleri hayata geçirdik. Son 5 yılda ortaya koyduğumuz  yeni bir anlayış ve vizyon ile nitelikli çalışmalara imza attık. Ege Üniversitesi Ar-Ge Şurasında ortak akılla ortaya çıkan veriler ışığında Ege Üniversitesinin Sağlık teması etrafında tarım, gıda, spor, fen, mühendislik, sosyal bilimlerle ortak bilimsel araştırmaya yöneliminin ortaya çıktığını görüyoruz. Bu anlamda bizler de ‘İyi yaşamın merkezi İzmir, Sağlıklı Yaşamın öncüsü Ege Üniversitesi’ mottosu için çalışmaya devam ediyoruz. Üniversitemiz bünyesinde gerçekleştireceğimiz faaliyetlerin merkezine sağlık temasını koyduk. Hedef olarak küresel ölçekte bilinir ve tanınır sağlık temalı bir üniversite konseptini belirledik. Sağlık temalı üniversite vizyonumuz doğrultusunda Yükseköğretim Kurumlarına sağlık ve refahı destekleyen kampüslerin olmaları için ortak bir dil, ilke ve çerçeve sunan Okanagan Şartını kısa süre içinde imzalayarak Uluslararası Sağlığı Geliştiren Üniversite Ağı içerisine girerek ülkemizde koordinatör üniversite olarak yer almak istiyoruz” dedi.

    Sağlık temalı üniversite hakkında bilgi veren Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Sağlık temalı üniversiteler, yalnızca tıp ve sağlık bilimleri alanında değil, tüm akademik disiplinlerde sağlık odaklı eğitim ve araştırmalarla topluma değer katmayı hedefliyor. Bu vizyon bir yandan öğrencilere sağlık bilincini aşılamayı, yenilikçi çözümler geliştirmeyi ve toplumsal sağlık sorunlarına duyarlı bireyler yetiştirmeyi amaçlarken diğer yandan da sağlık ve yaşam kalitesini artırmaya yönelik multidisipliner bir yaklaşımı benimseyerek, sağlık alanındaki inovasyonları, sürdürülebilir çözümleri ve toplum sağlığını iyileştirme misyonunu her daim ön planda tutan öncü araştırma geliştirme süreçlerini hedefliyor” diye konuştu.

    Bilimsel ilerleme ve toplumsal fayda açısından büyük önem taşıyor”

    Sağlık temalı üniversitelerde disiplinlerarası çalışmaların önemine vurgu yapan Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Sağlık temalı üniversitelerde, farklı akademik disiplinlerin bir araya gelerek sağlık alanında iş birliği yapması, bilimsel ilerleme ve toplumsal fayda açısından büyük önem taşıyor. Son yıllarda, sağlık biliminin sadece tıp, diş hekimliği, eczacılık, hemşirelik ve sağlık bilimleri disiplinleriyle sınırlı kalmayıp, mühendislik, sosyal bilimler, temel bilimler, spor bilimleri, tarım ve gıda alanları gibi farklı disiplinlerle bir arada yürütülen araştırmalarla genişlediği görülüyor. Bu disiplinlerarası çalışmalar, sağlıkla ilgili sorunlara daha bütüncül çözümler üretmeyi mümkün kılıyor. Özellikle sağlık teknolojileri, biyomedikal, biyomühendislik, sağlık psikolojisi ve toplumsal sağlık gibi alanlarda yapılan bilimsel araştırmalar hem bireysel sağlık hem de toplumsal sağlık düzeyinin iyileştirilmesine katkı sağlıyor. Tarım ve gıda bilimlerinin, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını teşvik etmesi, mühendisliğin sağlık teknolojilerindeki yenilikleri artırması, sosyal bilimlerin sağlık politikalarını geliştirmesi gibi etkileşimler, sağlıklı bir toplum oluşturulmasında kritik bir rol oynuyor. Bu tür disiplinlerarası bilimsel çalışmalar, üniversitelerin sadece akademik bilgi üretme değil, aynı zamanda toplumsal sağlığı iyileştirme misyonunu da güçlendiriyor. Sağlık temalı üniversiteler, bu iş birlikleri sayesinde, öğrencilerini sağlık odaklı bir bakış açısıyla eğitirken, toplumun her kesimine fayda sağlayacak projelere imza atıyor. Bilimsel çalışmalar anlamında son 7 yılda üniversitemizde etki değeri yüksek dergilerde yayınlanan makalelerin kategorilerine bakıldığında sağlık temalı üniversite vizyonumuzun oluştuğunu görüyoruz” dedi.

     

     

     

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Soner Sarıkabadayı’dan Yeni Hit! ‘Dönemem Ona’ Çıktığı Gün YouTube Trendlerinde

    Türk pop müziğinin hit makinesi Soner Sarıkabadayı, yeni şarkısı “Dönemem Ona” ile yine zirveye oynuyor! Şarkının video klibi, yayınlandığı gün YouTube trendlerinde ilk 5’e girerek büyük ilgi gördü.

    Söz ve müziği kendisine ait olan “Dönemem Ona”, güçlü melodisiyle dinleyicileri etkisi altına alırken, klibi de izleyicilerden tam not aldı. Soner Sarıkabadayı, bu yeni hit ile müzik listelerinde uzun süre adından söz ettireceğe benziyor!

     

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Başa dön tuşu